Mustafa Kemal, Adana’nın ‘deli’ ve sıcak kanlı insanını çok seviyordu. Verimli toprağına güveniyordu. Sanayi şehri olmasıyla, modern yüzünü çok seviyordu. 30 Ağustos zaferiyle ülke kurtarılmıştı ama sırada ekonomik kurtuluş adımları vardı. Kalkınma için kafasında oluşturduğu pilot şehir Adana’ydı. Gelinen noktada Adana, hem kurtuluşun hem de kuruluşun ilham şehri olmayı başarmıştı.
İngilizler elini çabuk tutmak istiyordu. Şerif Hüseyin’e bağlı birliklerle birlikte Halep’ten çıktılar. Hedeflerinde Adana vardı. Zira Adana, İngiliz tekstilinin ihtiyaç duyduğu pamuğun deposuydu. Toroslara geçişin kapısıydı. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun iki sanayi şehrinden biriydi. Ancak, Mustafa Kemal Paşa’yı hesap edemediler. Paşa, emrindeki 7’nci Ordu’yla İngiliz-Arap müttefiki orduyu 26 Ekim 1918’de Halep’in kuzeyi, Kilis’in güneyi Katma’da durdurdu. Bu Osmanlı’nın Cihan Harbi’ndeki son zaferiydi. İngilizler, ‘Mondoros Müterakesi’ne Çukurova’yı işgal edemeden, Toros geçitlerini aşamadan, Anadolu’nun içlerine kadar sızamadan oturmuş oldu. O yıl Osmanlı’nın başkenti İstanbul dışında fabrikalara sahip tek Anadolu şehri vardı o da Adana’ydı…
1918 yılında Adana’nın nüfusu 100 bin civarında. Şehirde ağırlıklı olarak çırçır, iplik ve kumaş olmak üzere 17 fabrika var. Verimli toprakların bereket saçtığı ovanın merkezinde olan Adana’da İtalya ve Fransa başta olmak üzere kentte çok sayıda konsolosluk ve 8.5 milyon dolarlık ihracat var. Cihan Harbi’ni kaybetmiş Osmanlı’da Alman subaylar memleketlerine dönüyor. Mustafa Kemal Paşa da düşmanı Katma’da durdurduktan sonra Yıldırım Orduları Komutanlığını Alman General Liman von Sanders’ten teslim almak üzere Adana’ya geliyor. 31 Ekim 1918’de Adana’da olan Mustafa Kemal Paşa, Mondoros Mütarekesi’nin tüm maddelerini telgrafla şehrin görkemli yapısı Murad Otel’de öğreniyor. Liman von Sanders Adana tren garından uğurlandıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’nın Sadrazam ve Osmanlı Genel Kurmayı ile telgraflaşmaları başlıyor. Paşa, mütarekenin maddelerine isyan ediyor adeta.
İNGİLİZ GEMİSİNE ATEŞ EMRİ
Aynı günlerde mütarekenin ‘İşgal kuvvetleri gerekli gördükleri bölgelere asker çıkarabilir’ yorumunu içeren meşhur 7’inci maddesi uygulanmaya başlıyor ve İngilizler İskenderun’a çıkarma yapmak istiyor. Mustafa Kemal Paşa, bu kapsamda İskenderun’a yanaşan bir gemiye ateş emri veriyor. Paşa’nın bu hareketi, ‘İngilizleri kızdırmayalım’ politikası güden payitahtta yeni kararları beraberinde getiriyor. Yıldırım Orduları lağvediliyor ve Mustafa Kemal Paşa merkeze yani İstanbul’a çağırılıyor. İşte bu karanlık günlerde Mustafa Kemal Paşa, Adanalılarla birkaç kez gizli toplantılar düzenliyor. “Adana ve bölge işgal edilecek. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diyor. Şakirpaşa Konağı’nda toplanan Adana’nın sözü geçenlerinin yer aldığı bir toplantıda Mustafa Kemal, Mücavirzade Mustafa Efendi’den şu cümleleri duyuyor: “Paşam, düşmanın işgaline göz yumun diyen padişahı da payitahtı da bu saatten itibaren tanımıyoruz. Malımız, canımız ve dahi çocuklarımız emrinde. Öldürmeden ölmeyeceğiz. Sen bize silah temin et gerisi bizde evellallah”
“BU MİLLET KENDİ İSTİKLALİNİ SAĞLAYACAK”
Toplantının tüm katılımcıları Mücavirzade Mustafa Efendi benzeri konuşmalar yapıp dağıldıklarında Mustafa Kemal, yaveri Cevat Abbas’a, “Bu millet kendi istiklalini kendi kurtaracak” dedi. Mustafa Kemal, 10 Kasım 1918’de Adana Garı’ndan bindiği trenden 13 Kasım’da Haydarpaşa’da indi. Avrupa yakasına geçmek için bindiği Kartal istimbotundan görülen manzara felaketti. 4 yıl önce Çanakkale’den geçemeyen düşman kalabalık bir donanmayla İstanbul’u işgal etmişti. Mustafa Kemal Paşa, başı öne eğik olan yaveri Cevat Abbas’ı çenesinden tutup kaldırdı ve ‘Geldikleri gibi giderler’ dedi. İşte Mustafa Kemal Paşa’ya bu cümleleri kurduran, gizli toplantılarda gözlerinin içine baktıkları cesur Adanalılardı…
ADANA, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN PİLOT ŞEHRİYDİ
Mustafa Kemal, Adana’nın ‘deli’ ve sıcak kanlı insanını çok seviyordu. Verimli toprağına güveniyordu. Sanayi şehri olmasıyla, modern yüzünü çok seviyordu. 30 Ağustos zaferiyle ülke kurtarılmıştı ama sırada ekonomik kurtuluş adımları vardı. Kalkınma için kafasında oluşturduğu pilot şehir Adana’ydı. Tarım ve sanayide yapacağı hamleleri ilk burada gerçekleştirecek ve çağdaş Türkiye’nin şehirlerine Adana’yı örnek gösterecekti. Henüz Cumhuriyet ilan edilmeden 7 ay önce, 15 Mart 1923’te bir kez daha yani 3’üncü kez Adana’ya geldi. Bu kez yanında henüz 45 gün önce evlendiği Latife hanım da vardı. Trenden inen çiftler çılgın sevgi gösterileriyle karşılaştı. Bir grup kadın Latife hanıma yaklaştı. ‘Sizi biz ağırlayacağız’ dediler. Mustafa Kemal’in yüzü asıldı, “Eşim neredeyse ben orada olacağım. Ben neredeysem Latife hanım da orada olacak” dedi. Latife hanım, Kolordu ziyareti de dahil her yerde Mustafa Kemal’in yanında oldu. Mustafa Kemal bu ziyaretinde en çok belki de gençlere zaman ayırdı. Türkocağı’nda oturdu, onları uzun uzun dinledi ve “Ben de bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur” sözünü de burada söyledi. Bu sözü çalıştığı gazetesine aktaran gazeteci de Yeni Adana’dan Ferit Celal’di.
ATATÜRK RESMEN ADANALI OLDU
Her dönemde Adana’ya özel ilgi gösteren, yiğit Adanalıları çok seven Atatürk, 5 Ocak 1925 günü Kurtuluş Bayramı törenlerine bu kez ‘Cumhurbaşkanı’ olarak davet edildi. Dönemin Adana Belediye Başkanı Ali Münif Yeğenağa, her hazırlığı tamamlamıştı. Bu hazırlıklar çerçevesinde en önemlisi Atatürk’e verilecek hemşehri beratıydı. Her şey hazırdı; ama Atatürk, Ankara’nın yoğun gündemi dolayısıyla 5 Ocak 1925 günü Adana’da olamadı. 13 Ocak 1925 Salı günü Adana’ya gelen Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, ilk olarak Belediye Binası’na geçti. Ali Münif Yeğenağa, Atatürk’ü Adanalı yapan beratın gerekçesini yüksek sesle okudu: “Tarih, size millet kurtarıcısı, devlet kurucusu ve halâskâr gibi sıfatlar verecektir. Lakin biz size en lâyık olan sıfatı şöyle arz edebiliriz. İnsanlığı tufandan kurtaran Nuh, Türklüğü kan ve ateş tufanından kurtaran siz oldunuz. Biz Adanalılar size olan sevgimize mukabil olabilecek bir armağanı çok aradık; ancak bulamadık. Seni hepimizin yüreğinden gelen bir hissiyatla hemşehrimiz ilan ediyoruz. Kabulünüz şehrimizin onuru, Adanalıların gururu olacaktır. Arz ederim.”
Mustafa Kemal Atatürk, bu güzel şehri yani Adana’yı tam 9 kez ziyaret etti. 1925’ten sonraki ziyaretleri ekonomi ve Hatay konusu ağırlıklıydı. Dörtyol’da satın aldığı çiftlikte yeni ürünlerin denenmesinden yeni tarım makinelerinin kullanılmasından büyük keyif alıyor, çiftlikte yapılan zirai uygulamaların millete örnek olmasını istiyordu. Atatürk’ün Adana ziyaretlerinde araştırılması gereken konulardan biri Misis’tir. Gazi Mustafa Kemal, Adana ziyaretlerinde birkaç kez Misis’te bekletilen vagonda gecelemeyi tercih etmiş, Misis’in antik şehir olma özelliği üzerinde de durmuştur.
HATAY, O’NUN ŞAHSİ MESELESİYDİ
Atatürk’ün son Adana ziyareti daha önce çeşitli vesilelerle “Kırk asırlık bir yurt köşesi, düşman elinde esir kalamaz!” şeklinde dile getirdiği Hatay meselesi nedeniyle olmuştur. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Fransızlarla yapılan görüşmelerin uzaması üzerine Hatay konusundaki kararlılığını göstermek isteyen Ulu Önder, hastalığının ilerlemiş olmasına aldırış etmeden Adana’ya geldi. Bu doğrultuda 24 Mayıs 1938’de Adana’da coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. Atatürk Parkı’nın önünden geçerken otomobilini durdurarak 29 Ekim 1935 günü açılışı yapılan Ali Hadi Bara tarafından yapılan pelerinli heykeline baktıktan sonra önünden geçen askerleri teftiş etmiştir. Askerlerin intizamını çok beğenerek Tümgeneral İsmail Hakkı Akoğuz’u tebrik etmiştir.
ATATÜRK’ÜN ADANA’YA SON BAKIŞI
Atatürk, kendisini götürecek tren hareket etmek üzereyken trenin penceresinden istasyona gelen dostlarına “Allaha ısmarladık” diyerek el salladı. Bu Adana’ya “Bu güzel memleket” dediği, hemşehrisi olduğu Adana’ya son bakışıydı.
YORUMLAR