'Ak karı eritmeye gelin, çiçekler doğurtmaya…'
Bu yıl çok uzaklardayız; bu yıl uzaktan izleyeceğiz karnavalı. Portakal çiçeği kokan kentin portakal çiçeği kokan karnavalını…
Refleks
Çok üzgünüz, çok kırgınız, çok yılgınız… En yakınlarımızı kaybetmişiz, hâlâ da kaybetmeyi sürdürüyoruz. Bazı günlerimiz mutsuz, bazı günlerimiz umutsuz… Covid-19 fırtınasının ne zaman dineceğini bilmiyoruz. Ancak her şeye rağmen dünya dönmeye, mevsimler değişmeye devam ediyor.
Şimdi yeni bir mevsimi karşılıyoruz hep birlikte, doğanın uyanışını selamlıyoruz. Çukurova’dayız. O büyülü portakal çiçeği kokusu eşliğinde bazen balkonlarda, bazen sokaklardayız. Nisanı arşınlıyoruz kaldırımlarda. Maskeliyiz, mesafeliyiz; ama mis gibi portakal çiçeği kokmaktan da vazgeçmiyoruz. Üstelik özlem doluyuz. Doğada büyük davet var hepimize.
Fransız şair Paul Éluard gibiyiz çoğu zaman. Çağrımız çok net: “Ak karı eritmeye gelin/ çiçekler doğurtmaya otların içinde/ hem kurtarırız belki güneşi de.”
Bazen de, “Karınları güneşle dolu kısraklar/ kıyıda uysal dalgaları otlamaktalar” diyen bir başka dünya şairi gibiyiz. Onun gibi tutkulu, onun gibi seveceniz.
“Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı/ duy böyle koşturan sevinci/ dinle nasıl telaşlı telaşlı çarpıyor/ toprak ananın kalbi” diyen başka bir şair gibiyiz. Ya da “Bana bakıyorsun ya/ koruk tatlanıyor ağzımda/ gecikeceğim/ şimdi üzüm mevsimi” diyen diğerleri gibi…
Ah o şairler… Yüzyıllar öncesinden seslenişleriyle, günümüzün hüzünlü baharlarını nasıl da neşelendirmeye çalışıyorlar şimdi… İyi ki var olmuşlar, iyi ki umut aşılamışlar…
Bu yıl belki çok uzaklardayız; bu yıl uzaktan izleyeceğiz karnavalı. Portakal çiçeği kokan kentin portakal çiçeği kokan karnavalını… Ama gün gelecek yine kavuşacağız.
Bizleri “ak karı eritmeye”, “çiçekler doğurtmaya” çağıran Fransız şair Paul Éluard, şöyle devam ediyor dizelerine: “Hey, değişik mevsimlerin kızı!/ Toprağa bağlıyor beni ayakların/ yıllardır sana âşıklığım. // Aşkımız bu baharın gülücüğü/ tıpkı güzelliğin gibi,/ bahar kokuyor iyiliğin.”
Şimdi ise seslenme sırası bizde: Hey, karnaval insanları! Bu yıl da kalbiniz Adana’da olsun; “baharın gülücüğü” olun Toroslarda, Çukurova’da; Seyhan gibi, Ceyhan gibi akın ırmaklarca ve Taşköprü gibi, Büyüksaat gibi tarihe iz bırakın karnaval günleri boyunca! Karnaval aşkınız hiç bitmesin. İçinizdeki baharı kaybetmeyin. “Ak karı eritmek”, “çiçekler doğurtmak” için… Tüm insanlığa!
Başar ŞEKER