Böyle kuruldu Adana Çiftçiler Birliği…
Refleks yazarı Sedat Memili, bu haftaki köşesinde, Adana Çiftçiler Birliği'nin kuruluş sürecini kaleme aldı. Memili, yazısında, "Bu kurum, 'Paran kadar konuş' ahlaki çöküntüsüne karşı durarak, 'Vatan için ürettiğin kadar konuş' erdemini geçerli kılmıştır" ifadelerini yer verdi.
Sedat MEMİLİ / Refleks -
“Paran kadar konuş…”
İnsanlığın düştüğü ahlak çöküntüsünü bundan daha iyi anlatan bir cümle belki de yoktur.
Bir konuda fikir yürütmek ve konuşmak gibi hakların elbette birtakım kaynağı olmalıdır. Ama bunun ölçüsü asla para değildir.
Sağlık konusunda doktor söz sahibidir; banka cüzdanı kabarık olan değil.
Teknik konularda mühendisler konuşur; gevezeler değil.
Üretim konusunda çiftçi, köylü, ziraat mühendisleri, sanayici söz sahibidir. Babasından onlarca daire kalmış bir cahil değil.
1930’lu yıllar konuşma değil, iş yapma zamanlarıydı. Kahraman; hiçbir şey üretmeden çenesini çalıştıran değil, elindeki pulluğu, traktörü, çapayı çalıştırandı.
Dünyayı teslim almış olan ekonomik krize ancak tarlaları sürerek karşı konulabilirdi.
Çünkü ekmek ve su insanlığın yaşama hakkından sonra gelen öncelikleridir.
Tam da çiftçiye, köylüye ihtiyaç olduğu bir anda kuruldu Adana Çiftçiler Birliği…
Kurulduğu günden bugüne kadar da sadece Adana’nın değil, ülkemizin gururu olmuştur.
Bu kurum, “Paran kadar konuş” ahlaki çöküntüsüne karşı durarak “Vatan için ürettiğin kadar konuş” erdemini geçerli kılmıştır.
ÇİFTÇİYİ BEKLEYEN İKİ TEHDİT
Çiftçileri bekleyen iki tür tehdit vardır. Birincisi doğal afetler, ikincisi de “murabaha”dır… Fiyat anarşisi. Yani kanun boşluklarına sığınan başta faizciler olmak üzere, fiyat anarşistleri.
Yönetim boşluğu veya kriz zamanlarında fiyat anarşisi, üreten köylünün, çiftçinin varlığını, emeğini ve alın terini içten içe kemirir.
“Murabahacılık, memleketimizde bir kolera salgını gibi Çukurova köylüsünü, Çukurova çiftçisini ölümlerin en çirkini ile ve ölümlerin en fenası ile tehdit etmektedir. Murabahacı kara günün bu şen baykuşu, bugün aziz köylünün sönen ocağı üzerinde doymak bilmeyen midesinin son yemliğini aramaktadır. (…) Adana çiftçisi; onu bu hale getiren ne tabiatın küskünlüğü ne de olayların acı tesadüfleridir. Onu bu çıkmaza sokan murabahacı ve onun ne insani ne vicdani ne de nizami olan yüzde yüz, yüzde yüz elli faizdir. …” (1)
Bu satırlarla gündeme getirilen felaket bugün için de geçerlidir. Çiftçiyi faizden, girdi fiyatlarının anarşisinden kurtarmayan bir sistem sadece çiftçiye değil, bu vatanda yaşayan her canlıya kötülük etmiş sayılır. Faiz çeşmesi, çiftçinin heba olan alın teridir.
Elbette 1929’da yaşanan dünya krizinin Adana’daki çiftçiyi de etkilediğinin hakkını teslim eden gazete yazarı şu soruyu sorar:
“İyi bir mahsul olmuş olsaydı, Adana çiftçisi bu borç yükünden kurtulacak mıydı?”
Faizden dolayı girdi maliyetlerinin yüksekliğinden söz eden yazar, sonuçta, dünya krizi olmazsa bile faizden dolayı çiftçinin aynı krizi yaşayacağı sonucuna ulaşmıştır.
“Onu (çiftçiyi) ne evinde, ne tarlasında, ne de işinde rahat bırakıyor. Hükümetin adil kanunlarının elastikiyetinden faydalananlar ona her istediğini yapıyor, her istediğini yaptırıyor…”
Bankaları şuurlu müesseseler olarak tanımlayan yazar şunları da söylüyor:
“Senelerden beri kendilerini kazandıran Adana çiftçisinin bu acıklı vaziyetini hiç şüphesiz çok iyi takdir ederler. Hiç şüphesiz ki bu namuskâr ve borcunun eri olan çiftçiye, tecili uzatmak ve faizlerde indirim yapmak suretiyle gerekli yardımlarda bulunurlar…”
FAİZ İNDİRİMİ VE TECİL
Faiz indirimi ve tecil, yıllardan beri, sadece çiftçilerin değil, ister küçük ister büyük ölçekli iş yapan bütün ticaret erbabının tek beklentisi olmuştur. Kanaatimce esas sorun, faiz indirimi ve tecili sağlamak değil, ticaret erbabını bu ağa düşmüş olmaktan kurtarmaktır. Neden bir iş erbabı bu mihnete muhtaç kalıyor?
Hükümetimizin memleketimiz ile yakın ilgisini vurgulayan yazar, çiftçiyi perişan eden borçlar karşısında sorunun çözülmesini talep etmiştir. (1)
Ülke 1930 yılında Cumhuriyet tarihinin ilk seçimine girmektedir. İktidar, çiftçilerin yükselen feryatları karşısında bankalar ile görüşerek üç maddelik bir çözüm paketini müjdelemişlerdir:
“Maliye vekâleti ile banka umum müdürlerinin müzakeresinden elde edilen neticeler:
1- Bankalar ev, tarla ve mağazaları satarak tahsilatta bulunmayacaklardır.
2- Borçların ayrı ayrı vaziyetleri tespit edilecek ve ödeme kabiliyetlerinin olup olmadığına göre tecile tabi tutulacak veyahut banka parasını tahsil edecektir.
3- Adana’daki banka müdürlerine tecil vesaire konular için geniş yetki verilecek ve bu yetki dışında da bir şey olursa bunu İstanbul merkezleri halledecektir.” (4)
Gördüğünüz gibi, bu açıklamada çiftçilerin işine yarayacak ciddi bir madde yoktur. Çiftçi yine kendi kaderine terk edilmiştir.
İşte, bu noktada çiftçi, öteden beri altyapısını oluşturduğu birlik kurma eylemini hayata geçiriyor.
ÇİFTÇİ BİRLİĞİ KURULUYOR
Şimdi 5 Ekim 1930 tarihine dönüyoruz. Adana gazetelerinde bir haber:
“Adana çiftçileri ‘Adana Çiftçi Birliği’ namı altında bir cemiyet teşkil ettiler ve cemiyetin beyannamesini vilayete verdiler. Birlik şimdi kendine iyi bir yer buluncaya kadar Adana Kulübü’nün bir odasında faaliyete başlayacaktır.
Birlik heyeti şu zevattan müteşekkildir:
Başkan: İsmail Safa
Umumi Kâtip: Kasım Zeki
Muhasip: Tevfik Kadri
Üyeler: Ekrem Avni ve Debbağzade Ragıp’tır.
Memleketimizin zirai dertlerini, zirai gelişmeleri ve ilerlemeleri toplu bir halde düşünmek ve çareler aramak arzusunun doğal bir sonucu olan bu cemiyetin Adana çiftçiliğine gerek teknik ve gerek iktisadi sahada birçok yenilik ve fayda getireceğine inanılmaktadır.” (2)
Bu haber, 5 Ekim 1930’da yayınlanmıştır ama birlik, 1 Ekim 1930 yılında kurulmuştur.
BİRLİK ANA SÖZLEŞMESİ 10 YIL SONRA YAYINLANIYOR
1- 01.10.1930 tarihinde Adana Çiftçi Birliği adıyla bir çiftçi cemiyeti kurulmuştur.
2- Birliğin Konu ve Amacı:
A- Çiftçileri sık sık bir araya toplayıp çiftçilik işleri üzerinde konuşmak, konferanslar vermek, üretim masraflarını azaltma çarelerini aramak, ürünlerimizi daha iyi bir fiyata satabilmek için gereken tedbirleri almaya çalışmak.
B- Tohumluk ve hayvan ıslahı ve bakımı, gübre kullanılması, hastalıklar, sıhhi yapılar ve defter tutma usulleri gibi fenni yollarda ve ziraat hakkında çiftçiyi aydınlatmak ve her türlü zirai tecrübeler yapmak.
C- Çiftçiyi teşvik maksadıyla müsabakalar ve sergiler açmak, çiftlikler üzerinde etütler yapmak, tohumluk, zirai makine ve aletleri ve malzemesi almak isteyen çiftçilere yol göstermek ve yardımcı olmak gibi şeylerdir.
3- Birliğin kurucu üyeleri, her biri Adana’da ikamet eden ve T.C. vatandaşı olan yirmi zattır:
İsmail Safa Özler, Kasım Ener, Tevfik Ramazanoğlu, Ekrem Avni Zaimler, Ragıp Sepici, Salih Bosna, Hilmi Tükyü, Cavit Oral, Recai Tarımer, Halil Savatlı, Ata Ektirici, Şakir Batumlu, Temur Ateşok, İsmail Karadayı, Rıfat Eken, Mehmet Muhtar Gücüm, Mustafa Pamukçu, Mahmut Kibaroğlu, Sabri Gül, Kadri Ramazanoğlu.
Birlik ana sözleşmesi 30 maddeden oluşmaktadır. Ana sözleşmenin yayınlandığı 1940 yılında 5 kişilik yönetim kurulu şu kişilerden oluşmuştur:
Fazlı Meto, Vehbi Necip Savaşan, Ekrem Avni Zaimler, Zeynel Bilici, Adil Özgiray.
TASFİYE HALİNDE BİRLİK MALLARI CHP’NİN
Kooperatif, dernek, birlik, şirket gibi kuruluşların ana sözleşmeleri tanzim edilirken, yürürlükteki yasalar esas alınır. Hatta bu kurumların tek tip sözleşmeleri vardır. Bir konu sözleşmede yer almamışsa, yürürlükteki kanunlara göre işlem yapılır.
Ancak özel maddeler, kurucular kurulu tarafından belirlenir.
Birliğin tasfiyesini düzenleyen 26’ncı maddeyi aynen yazıyorum:
“Herhangi bir sebep ve lüzum üzerine kongrece birliğin feshine karar verildiği takdirde ilk evvel birliğin borçları ödenir. Geri kalan menkul ve gayrimenkul malları Cumhuriyet Halk Partisine terk ve devir edilir. Bu muameleyi son idare heyeti tamamlar.”
Ana sözleşmesinin 30’uncu maddesinde şöyle yazmaktadır: “Birliğin siyasetle uğraşması yasaktır.” (3)
NOTLAR:
(1) 8 Ekim 1930 tarihli Türksözü gazetesi
(2) 5 Ekim 1930 tarihli Türksözü gazetesi
(3) 24 Şubat 1940 tarihli Türksözü gazetesi
(4) 10 Ekim 1930 tarihli Türksözü gazetesi