Erken teşhis ve düzenli muayene hayati öneme sahip
Türkiye'de ölüm nedenleri arasında ilk sırda yüzde 38,4 ile dolaşım sistemi hastalıkları yer alıyor. Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Göçen, kalp damar hastalıklarında erken teşhis ve düzenli muayenenin hayati öneme sahip olduğunu söyledi.
Nadide Büşra KAYNAK / Refleks
Bypass ameliyatının, kalp hastalıklarının tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden birisi olduğunun altını çizen Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Göçen, “Bypass ameliyatı, koroner arterlerdeki daralmalar sonucu kalbin yeteri kadar beslenemeyip işlevini yerine getiremediği durumlarda özellikle tercih ediliyor. Koroner bypass ameliyatı, durdurulmuş kalp ve çalışan kalp olmak üzere iki biçimde yapılabiliyor” dedi. İlk yöntemde kalbin tamamen durdurulup vücuttaki dolaşımın bir kalp pompası ile sürdürüldüğünü belirten Doç. Dr. Göçen, “Kalp pompası, ameliyat esnasında hastanın akciğerlerinin ve kalbinin görevlerini üstlenerek beyin ve diğer hayati organlara kan pompalanmasını sağlar. İkinci yöntemde kalp durdurulmadan ve kalp pompasına ihtiyaç duyulmaksızın ameliyat yapılır. Bypass işlemi için hastanın bacak toplardamarı, ön kol arteri, göğüs arteri gibi damarlar kullanılır” diye konuştu.
KALP KAPAĞI HASTALIKLARI
Kalp kapağı hastalıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Göçen, “Kalpte 4 adet kapak bulunur. Yaşamın herhangi bir döneminde, çeşitli sebeplere bağlı olarak bu kapakların bir veya birden fazlasında sorun çıkabilir. Bu hastalığın sebepleri ise doğumsal veya kalıtsal olabilir. En fazla etkilenen kapaklar aort ve mitral kapaktır. Ancak üçüncü olarak triküspit kapak da etkilenerek sorun çıkarabilir. Kapakla ilgili rahatsızlık, kapağın daralması sonucu kan akımının azalması veya yetmezliği sonucu kanın geriye kaçması durumudur. Darlık veya yetmezlik tek tek görülebileceği gibi, her ikisi birden de meydana gelebilir” ifadelerini kullandı. Kalp kapaklarındaki hastalıklar büyük oranda romatizmal kalp hastalığı sonucu oluştuğuna vurgu yapan Doç. Dr. Göçen, “Bunun dışında, kapakların yapısal bozuklukları, kalp boşluklarının genişlemeleri, kalp damar hastalıkları, iltihabi hastalıklar da kapak hastalığına neden olabilir. Kapak yetmezliğinde kapakçıklar tam olarak kapanmaz ve böylece yalnızca ileriye doğru akması gereken kanın bir kısmı da geriye doğru kaçar. Dolayısıyla kalbin yaptığı işin bir kısmı boşa gitmiş olur. Böylece kalbin yükü artarak kalp yetmezliği ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Kalp kapakları ile ilgili ameliyatların, kapağın tamiri veya kapağın değiştirilmesi şeklinde ikiye ayrılabildiğini, kalp kapağındaki rahatsızlık ilerlememiş olan ve doktora erken dönemde başvurmuş hastalarda kapağın tamir şansının daha yüksek olduğunun önemine değinen Doç. Dr. Göçen sözlerine şöyle devam etti: “Aksi takdirde kapağın yeni bir kapakla değiştirilmesi en uygun seçenektir. Kapakların değişmesi gerekliliği halinde kullanılan iki tür kapak vardır: Biyolojik kapak ve mekanik kapak. Biyolojik kapakların en büyük avantajı, kan sulandırıcı ilaç kullanılması gerektirmeyişleridir. Buna karşılık ortalama ömürleri 7-10 sene arasında sınırlıdır. Mekanik kapaklar ise çok uzun ömürlüdürler. Ancak metalden yapılmış olduklarından dolayı, üzerlerinde pıhtı oluşmasını engelleyebilmek için hastanın hayatı boyunca kan sulandırıcı ilaç kullanması zorunludur.”
AMELİYATLAR BİRLEŞEBİLİYOR
Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Göçen, kalp ameliyatlarında günümüzde teknolojinin ve hekimlerin tecrübesi sayesinde bir ameliyatta birden fazla işlemin bir arada yapılabildiğine değinerek, “Önceden ayrı ayrı ameliyatlarda gerçekleştirilen kalp hastalıkları günümüzde uygun hastalarda tek operasyonda gerçekleştirilebiliyor. Örneğin bypass ameliyatı sırasında mitral kapak değişimi de aynı anda yapılabiliyor. Hatta bypass ile mitral kapak operasyonlarına ek olarak triküspit kapak tamiri de aynı operasyonda gerçekleştirilebiliyor” dedi.