Karaaslan: "Şehirlerimiz kimliklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya"
AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, şehirleri dört duvar olarak görmemek gerektiğini vurgulayarak, "Şehirlerin ruhu vardır....
AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, şehirleri dört duvar olarak görmemek gerektiğini vurgulayarak, Şehirlerin ruhu vardır. Şehirler ruhundan ayrıştırıldığında, ruhunu kaybettiğinde işte o zaman dört duvardır. Kimlikli şehirleri çok önemsiyoruz. Şehirlerimiz kimliklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Her yer birbirine benzemeye başladı dedi.
AK Parti Çevre, Şehir ve Kültürden Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Toros Üniversitesi Kentleşme ve Yerel Yönetimler Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen 21. Yüzyılda Şehir, Mekan ve İnsan konulu konferansa katıldı. Konferansa Karaaslan'ın yanı sıra AK Parti Mersin Milletvekili Hacı Özkan, İl Başkanı Cesim Ercik, Toros Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Özveren, Rektör Prof. Dr. Haluk Korkmaz ile akademisyenler katıldı. Burada konuşan Karaaslan, şehirlerin herkesin yaşam alanı olduğunu söyledi. Şehirleri dört duvar olarak görmemek gerektiğini kaydeden Karaaslan, Şehir dört duvardan ibaret olsaydı belki onu bir takım ortak kabuller, bir takım istatistik veriler, bir takım idealler, bir takım standartlar üzerinden idaresini yapmamız mümkün olabilirdi. Peki bu neden mümkün değil? Neden başka şehirlere gittiğimiz zaman arkamıza bakıp kendi şehrimizi özlüyoruz? Aslında bizi oraya bağlayan bir duygu var, kimi zaman adını koyabiliyoruz, kimi zaman koyamıyoruz diye konuştu.
Şehirler ruhunu kaybettiğinde dört duvardır
Şehirlerin ruhu olduğunu vurgulayan Karaaslan, Şehirler ruhundan ayrıştırıldığında, ruhu kaybettiğinde işte o zaman dört duvardır. Dört duvar yapmak, inşa etmek bir mimarın veya o şehre kim dokunuyorsa onun görevi değildir. Çünkü bütün bu yapılar aynı zamanda bizim geçmişimiz, anılarımız, birikimimiz, bütün varlığımızın izlerini taşır. İzleri kaybettiğinizde herhalde kaybolursunuz. Bizde izleri kaybettikçe kayboluyoruz. O yüzden o izleri halen bugün görünür kılmak, hakikaten her şeye rağmen dimdik ayakta duran, kimi zaman yapılarla, kimi zaman sokaklarla, kimi zaman bir şarkının müziğinde veya hissettirdiği kokuda. Çünkü şehir bunların hepsinin bütünüdür. İşte bunların anlamına varabilmek, önce anlamak, sonra sahip çıkmak ama belki arada bir alan daha var, sevmek. Sevmeden bir şeye sahip çıkmamız mümkün değil. Sevmek için tanımak gerekiyor. Tanımadan bir şeyi sevebilmemiz çok mümkün değil. Önce hepimizin yaşadığımız şehri tanımamız lazım. Bugün her platformda söylüyoruz ya mahalleyi özledik, mahalleye dönsek diye. Aslında biz çocukluğumuzu, anılarımızı, arkadaşlarımızı özlüyoruz, adını mahalle koyduk. Çünkü onları mahallede yaşamıştık şeklinde konuştu.
Şehirlerimiz kimliklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya
Bugün yaşananları anlamak için 1945'lere kadar gitmek gerektiğinin altını çizen Karaaslan, O günlerde yaşanan kente yoğun göç ve bu göçün birlikte getirdiği çarpık kentleşme. Daha sonra buna göz yuman, izin veren zihniyetler. Kısacası acı tecrübe ne varsa şehirlerimizde yaşadık. Son 15 yılda yapılan çalışmalarla artık o kötü görüntüler şehirlerimizde yok. Artık kanalizasyonlar şehir merkezine akmıyor. Bugün şehirlerin göbeğinde çöp dağları yok. Bugün bir gazete hava kirliliğinden dolayı maske dağıtmak zorunda değil. Ancak bugün başka dertlerimiz var. O yüzden bugün yeni bir şeyler söylememiz lazım. Bugün biz geçmişe göre daha öz güvenliyiz ve bu öz güvenimizle geride bıraktıklarımıza dönüp, sahip çıkabiliyoruz. Buna göre geçmişi yaşatmak, sürekli restorasyon yapmak değil. Sürekli tarihi yapılara el atıp, onarmak değil. Bu elbette önemli ama asıl onları hayatın içine katabilme becerisidir. Kültür, sanat hayatımızın bir parçası olsun. Kısacası şehri yaşayalım. Çünkü şehir bir medeniyettir. Medeniyet sözü şehirden gelmiştir. Çünkü şehir bütün bu birikimlerin asıl olduğu, bütün bu birikimlerden beslenendir. İnsan unsurunu şehirden çıkaralım, şehir hayalidir. Yaşamaz ölür. Aslında taş bile bizden beslenir. Kimlikli şehirler diyoruz. Bir vurguyu ne kadar çok yapıyorsak bilin ki orada sorun vardır. Kimlikli şehirleri çok önemsiyoruz. Şehirlerimiz kimliklerini kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Her yer birbirine benzemeye başladı. Bize nerede olduğumuzu hissettiren en önemli unsur elbette eserler. Onları muhafaza ediyoruz, özenle saklıyoruz. Onun dışında döndüğünüz zaman ne size tanıdık geliyor? İşte biz bugün onun peşindeyiz. Bugün temel sorunlar çözülmüş, alt yapı sorunu büyük oranda çözülmüş, hakikaten şehircilik anlamında ihtiyacımız olan bütün temel birikimi elde etmişiz. Ancak şimdi ince işçilik dönemine geçmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Bunu hep birlikte yapacağız dedi.
Konuşmaların ardından Karaaslan, soruları yanıtladı.