Kasımda en güzel aşklar; 'eski bir roman' gibi...
Pastırma yazı bitti. Kasım üşütmeye başladı. Adana'da senfoniden tiyatroya, Mersin'de opera ve baleden kitap fuarına etkinlikler hem yağmur gibi yağıyor hem de içimizi ısıtıyor. 5'inci CNR Mersin Kitap Fuarı'nın onur konuğu Ahmet Ümit, geçtiğimiz cumartesi 'Aşkımız Eski Bir Roman'dan 'Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ne kitaplarını imzaladı. Adana Devlet Tiyatrosu'nda John Steinbeck'in 'Fareler ve İnsanlar'ı oynuyor şu sıralar.
Pastırma yazından şemsiyeli pardösülü sonbahara
Pastırma yazı bitti. Ekimde çıkarıp da beklettiğimiz, sıcakların bir türlü izin vermediği kıyafetlerin giyilme vakti nihayet geldi. Çukurova’da yağmurlu günler çok yakın. İkindilerde, güz gazellerinin renk verdiği ıslak kaldırımlardaki şemsiyeli pardösülü yürüyüşlerin tam zamanı şimdi…
Sinema önlerinde, tiyatro çıkışlarında el ele tutuşup bekleşen sevgililer, eşler, aileler bir sonraki kültür-sanat etkinliğinin yolunu tutuyor.
Adana’da, Mersin’de mevsim sonbahara döndü.
BERHUDAR KASIM
Bir cumartesi öğleden sonrası…
Daha on gün öncesine kadar bizleri bunaltan kasım güneşine şimdi içimizi ısıtması için ihtiyaç duyuyoruz.
Dışarıda mis gibi kasım havası, kasımpatılar rengârenk gülümseyişleriyle insanları kucaklıyor.
Adana Devlet Tiyatrosu’nda John Steinbeck’in yazdığı ‘Fareler ve İnsanlar’ oyunu var. Yazarlarevi Çukurova Okulu’nda Neşe Apaydın ve Sevim Sezer, Ahmet Büke öykücülüğünü konuşuyor.
Adana’da kimi aileler Dörtler Kültür Merkezi’nin Seyhan Belediyesi önünde düzenlediği kitap-okur-yazar buluşmasını ziyaret ediyor; kimileri müze geziyor, kimileri resim sergisinde, kimileri Atatürk Parkı’nda sonbaharla sarmaş dolaş. Mersinliler ise, CNR Mersin Kitap Fuarı’nda, belki şimdi şu saatlerde etkinliğin onur konuğu olan Ahmet Ümit’le söyleşiyor.
Takvimler kasımdan aralığa doğru ilerlerken ruhumuz da bedenimiz de kültür-sanatla daha bir güzelleşiyor. Berhudar bir kasımı soluyoruz hep beraber, berhudar bir mevsimdeyiz.
‘KİMSELERE YÂR OLMAYAN KUŞLAR’
Bir kasım öğleden sonrasında Zafer Doruk’un ‘Kimselere Yâr Olmayan Kuşlar’ kitabını okuyorum.
Varoşlar, Adanalı yazar Zafer Doruk’un öykülerinde tozu toprağıyla hayat bulurken; coğrafyanın kendine has yaşam kültürü de bütün renkleriyle elle tutulabilecek kadar canlanıyor. Arka mahallelerin münhasır evleri, kuşbazlar, bıçkınlar, uçurtma kralı çocuklar kitabın sayfalarında okurla buluşuyor.
Şimdi İstanbul’da yaşasa da zaman zaman, yaşamının büyük kısmını geçirdiği Adana’ya geliyor Zafer Doruk; Adana yürüyüşlerimde bazen görüyorum, Ramazanoğlu Medresesi’nin çay ocağında iskemlede oturuyor, elinde not defteri sürekli yazıyor, öyküler biriktiriyor.
Sonra o biriktirdikleri kitap olup hayatlarımıza dokunuyor; o biriktirdikleriyle bir Tatlıcı Hasan, bir Kuşçu Kamil, bir Süslü Kadir olarak karşımıza çıkıveriyor. Daha nice öyküler, daha nice yaşanmışlıklar kelimelere dökülüyor ve yaşamımızın bir parçası oluyor.
YAĞMURLARIN BAŞLAMASI ÇOK YAKIN
Pastırma yazı bitti. Sonbahar esintisi içimizi üşütüyor artık. Adana’da, Mersin’de yağmurlar da başlayacak yakın zamanda. Ve bizler şemsiyeli pardösülü yürüyüşlerimizde mevsimin tadını çıkaracağız.
Güz gazelleri ıslak ıslak bakacak giden sıcak günlerin ardından.
Ve bendeniz de bir kasım günü, bir cumartesi öğleden sonrası kendimi kentin sokaklarında yürüyor, durakladığım zamanlarda da kitap okuyor bulacağım.
“Nasılsın?” diye soranlara ise “Berhudarım” diyeceğim ve ekleyeceğim: “Sıcak bir yazdan sonra serin, yağmurlu bir sonbahara giriftarım.” |
BAŞAR ŞEKER