Kış Depresyonunuz Size Neler Söylüyor?

Kış depresyonu ya da mevsimsel duygu durum bozukluğu, kış aylarında yaşanan, daha fazla 18-30 yaş arası kadınlarda görülen, yorgunluk, isteksizlik, uyku ve yemek yemede artış gibi semptomlarla ortaya çıkan bir durum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yudum Akyıl kış depresyonunun önüne geçebilmek için tavsiyelerde bulundu.

Refleks 

Kış depresyonunun en önemli sebeplerinden biri mutluluk hormonu serotoninin salgılanmasına yardımcı olan güneş ışığını çok daha az almak. Bunun yanı sıra kış aylarıyla birlikte sorumlulukların artması, iç mekanlarda daha fazla zaman geçirmek, sosyal hayatın da buna bağlı olarak kısıtlanması da depresyona sebebiyet veriyor.

Teknoloji ve sosyal medyanın da etkisiyle yeni yüzyılda bireylerin yaşam hızı gözle görünür biçimde artış gösterdi. Sadece çocuklar değil yetişkinlerin de sıkılmaya tahammülü azaldı. Bir sonraki tarihe,  gerçekleşecek etkinliğe, yılbaşına, yaz tatiline, sosyal medyada paylaşacağımız fotoğrafa odaklı yaşıyoruz. Aradaki günler, saatler, sabredilmesi gereken zaman aralıklarına dönüştü. Hem evde hem iş yerinde çalışanlar için bir madde eksilince yerine yenisi konan listeler, halledilmesi gereken işler ile hep gelecek odaklı bir yaşam sürüyoruz. 

‘ANIN TADINI ÇIKARIN’

Kış depresyonunun önüne geçmek için tavsiyelerde bulunan İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Yudum Akyıl, “Ruh sağlığı için aklımızda geçmiş, şimdi ve geleceğin dengeli bir dağılımı olması çok önemli. Bir yandan kim olduğumuzu, sevdiklerimizi, değerlerimizi anlamak ve yaralarımızı fark edebilmek için geçmişe bakabilmeliyiz. Bir yandan da plan yapmak, hayal kurmak, hedef koymak için geleceği düşünmek elzem. Ancak geçmişe fazla odaklandığımızda değiştirmemiz mümkün olmayan olumsuz yaşantılar merkeze oturuyor, suçluluk duygusu ya da pişmanlıklar güçleniyor, bazen de eski günleri geri getirmek isteğiyle nostaljik bir ruh haline bürünüyoruz, depresif hissediyoruz. Geleceğe fazla odaklandığımız zaman ise bilinmezlik devreye girdiği için kaygı seviyemiz yükseliyor, hep koşturma halinde aslında neresi olduğunu bilmediğimiz bir noktaya ulaşmaya çabalıyoruz. Yaşanan anın keyfinin sürülmesi, birliktelikleri doyasıya yaşamak, gerçekten eğlenmek için eğlenmek, oyun oynamak, kahkahalarla gülmek, hıçkırarak ağlamak, paylaşmak ise şimdi ve burada olabilmemizi gerektiriyor. Hayatı sadeleştirmek ve küçük keyifleri merkeze almak hayattan alınan doyumu artırıyor” şeklinde konuştu.

‘Kışı keyifli hale getirecek rutinler yaratın’

Kış depresyonunu önlemek ve iyileştirmek için açık havada daha fazla vakit geçirecek aktiviteler yaparak güneş ışığından olabildiğince faydalanmanın ya da fiziksel egzersiz yapmanın önemini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Akyıl, “Tüm bunların yanı sıra sevdiklerinizle bir arada olmak da antidepresan etkisi yaratır. Ayrıca, kışı keyifli hale getirecek rutinler yaratabilirsiniz. Kestane pişirmek, kutu oyunları oynamak, örgü örmek, mum yakmak, belki de çocukluğunuzda hoşunuza giden bir aile geleneğini tekrarlamak. Farkındalık egzersizleri (nefese, bedene, bir objeye odaklanmak gibi) de olumsuz düşünce ve kaygı yönetiminde kullanılabilir” dedi.

DEPRESYONUNUZ SİZE NE SÖYLÜYOR?

İhtiyaçlarınızın sesine kulak verin diyen Dr. Öğr. Üyesi Akyıl, “Bir yandan da, yaşadığınız sıkıntıların ihtiyaçlarınız hakkında mesaj verdiklerini unutmayın. Depresif hissettiğinizde bunu hemen yok etmeye çalışmadan bu duygunuza yakından bakmaya çalışın. Düşünceleriniz, duygularınız ve bedeniniz bu ruh halinden nasıl etkileniyor? Nasıl tepkiler veriyor? Bu ruh hali çevrenizdekileri nasıl etkiliyor? Gerçekten kendinizden ve yakınlarınızdan neye ihtiyacınız var? Özlemleriniz ne? Bu diyaloğu kendinizle ya da güvendiğiniz bir kişiyle kurabilirsiniz. Yazmak da işe yarar bir kendine bakma yoludur