Mutluluk tükendi, mutsuzluktan mı haz alıyoruz?
Birçok kişi, olaylara olumsuz tarafından bakıyor. Yaşamlarını bu şekilde sürdüren bireylerin, kendilerini mutlu eden şeyleri daha hızlı tükettiklerini belirten Uzm. Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, 'Mutluluktan haz duyuyorsak, mutsuzluğu da haz duyacağımız bir noktaya getirmiş olabiliriz' diyerek, kişilerin ruhsal ihtiyaçlarına erişmek için çoğu zaman farkında olmadan sağlıksız duygu, düşünce ve davranışlar geliştirebildiğine dikkat çekti.
REFLEKS
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, olaylara sürekli olumsuz tarafından bakan kişiler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“MUTSUZLUĞU HAZ DUYACAĞIMIZ BİR NOKTAYA GETİRMİŞ OLABİLİRİZ”
“Birçok kişinin olumsuzluk algılarının oldukça fazla olduğunu çevremizden gözlemliyoruz. Her anı ve her olayı mutsuz tarafından bakarlar. Bu bireylere baktığımızda mutluluğa özgü yaşantılarını ve nesnelerini çok daha hızlı tüketiyorlar” diyen Uzm. Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, “Belki de bunun sebebini hedonist (hazcı) bir birey olmakla açıklamak mümkün. Mutluluktan haz duyuyorsak, mutsuzluğu da haz duyacağımız bir noktaya getirmiş olabiliriz. Kişilerin iç dünyalarında belli ruhsal ihtiyaçları vardır ve bu ruhsal ihtiyaçlara erişmek için çoğu zaman farkında olmadan sağlıksız düşünce, duygu ve davranışlar geliştirebilir. Bu bağlamda mutsuz insanların da bu döngüde olma ihtimalini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
DEĞİŞİM, DÜŞÜNCEDEN BAŞLIYOR
“Somut ihtiyaçlar üzerinden konuyu ele aldığımızda ülkemizin koşulları, meslek seçimleri, trafik, gelecek kaygıları gibi faktörlerde bizi her alanda mutsuz tepki vermemizi sağlamaktadır” diyen Aziz Görkem Çetin, bu faktörler ile baş edebilmek için sosyal yaşantı kalitesine daha çok fırsat verilmesi gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürekli mutsuz olan ve bunu değiştiremeyen bireyler, hayatındaki sorunsalı tamamen dışa atma eğilimi gösterirler. Dış faktörlerin değişmesini bekleyerek daha çok mutsuz olurlar. Oysaki insanın ruhsal işleyişi düşünce, duygu ve davranış sıralaması şeklindedir. Birey önce kendi benliğinin farkına varır ve buna yönelik gerçekçi ihtiyaçlarını anlamlandırırsa değişim başlar, dış faktörlerin olumsuz etkileri azalır.
İŞ YERİNDE SÜREKLİ MUTSUZ OLAN KİŞİ, KISIR DÖNGÜ YAŞIYOR
Bu cümlemin yanlış anlaşılmaması için bunu bir örnek ile açıklamak isterim. İş yerinde sürekli mutsuz olan ve bunu durumun tamamen dış faktörlerden kaynaklı olduğunu düşünen birey, bir çıkmaza girmekte ve iş yerine yoğun atıflar yapmaktadır. Bu yoğun atıflarda algısal olarak daha mutsuz olmasını sağlamakta ve birçok şeyi tolere edemeyerek kısır döngü yaşamaktadır. Oysaki stresör gerçektir ve kimi zaman iş yerimizde mutsuzluklar yaşarız.”
DUYGUSAL ATIFLAR, STRESİ ÇAĞIRIYOR
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Aziz Görkem Çetin, “Olayı kısır döngüye sürükleyen nokta yoğun düşünsel ve duygusal atıflarda bulunmamızdır” diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu döngü de değişimi zorlaştırmakta ve kişinin depresif hissetmesine neden olmaktadır. Kişinin benliği üzerinden bunu değerlendirmiş olsak da ülkemizde iş yerlerinin bireyin motivasyonunu sağlama ve sorun çözümüne yönelik stratejilerden uzak olduğu da istemediğimiz durumlardan biridir.”