Orhan Kemal'in Adana'sı

Orhan Kemal gibi toplumcu gerçekçi yazarlar, içinden çıktıkları bereketli toprakların adıyla özdeşleşirler. Adana nasıl Orhan Kemal'in yazın dünyasının bir parçasıysa, Orhan Kemal de yapıtlarıyla Adana'nın ve Türkçenin usta bir kalemi, memleketteki insan manzaralarının özgün bir aktarıcısıdır.

Refleks

Edebiyatımızın büyük ustalarından Orhan Kemal, Adana çocuğudur. İlk ve ortaokul eğitimini burada yapmış ve her yönüyle kendine özgü bu kültürde yetişmiş, bu atmosferi 37 yaşına kadar yaşamıştır. ‘Baba Evi’, ‘Avare Yıllar’, ‘Arkadaş Islıkları’, ‘Dünya Evi’, ‘Kanlı Topraklar’ adlı romanları gençliğinde yaşadığı, futbol oynadığı, fabrikada katiplik yaptığı ve evlendiği yılları anlatır. Daha sonraları İstanbul’da yaşasa da aklı memleketindedir. Bu dönemde de ‘Bekçi Murtaza’, ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’, ‘Eskici ve Oğulları’ romanları ile ‘Vukuat Var’ – ‘Hanımın Çiftliği’ – ‘Kaçak’ roman üçlemesi, filmleri yapılan unutulmaz eserleri olmuştur.

Son kitabım ‘Bir Şehir Sözlüğü – Orhan Kemal’in Adana’sı’nı yazabilmek için Orhan Kemal sevgisinin yanında Adanalı olmak gerektiğine inanıyordum. Yöremiz diline katkı sağlayacağını umduğum bu çalışmamın beklenen yararı sağlayacağını umarım. Böylece 22 yapıtından 2 bini aşkın yöresel sözcük ve deyim anlamlarıyla ortaya çıktı.

Adana dili, tarih boyunca çok kültürlü, kendine özgü kuralları olan, bol küfürlü, bol argolu konuşan halkın tüm katmanlarının dilidir. Sözlükte en çok geçen sözcüklerin; öncelikle ‘Allah’, sonrasında ise ‘Ciğer’ ve  ‘İt’ olduğunu görünce çok şaşıracaksınız! Orhan Kemal, o yıllarda söylenen çok sayıda tekerleme, türkü, şarkı, şiir, marş, nara atışmaları, çocuk oyunlarını yapıtlarında kullanarak gelecek kuşaklara aktarılmasını da sağlamıştır. 

Orhan Kemal gibi toplumcu gerçekçi yazarlar, içinden çıktıkları bereketli toprakların adıyla özdeşleşirler. Adana nasıl Orhan Kemal’in yazın dünyasının bir parçasıysa, Orhan Kemal de yapıtlarıyla Adana’nın ve Türkçenin usta bir kalemi, memleketteki insan manzaralarının özgün bir aktarıcısıdır. Eserleri, gelecek kuşaklara mutlaka aktarılması gereken bir kültür mirasıdır.


O yılların yaşam tarzını, çoğunlukla zorluklarını, sevinçlerini ve hüzünlerini birlikte yaşamış olan yazarımız Tepebağ, Hurmalı ve Döşeme gibi mahallelerde yaşamıştır. ‘Him dim’ komşuları, ‘serseri mayınlar’ gibi dolaşan arkadaşları yaşamak için tarlalarda ırgat, fabrikalarda işçi veya eskici gibi usta olmak zorundaydılar. 

“Bellersin Ebussuud Efendi’nin torunu”, “El işinde oynaşan adam orospudan beter olur”, “Çingene maşasına kul olmak”, “Gözüm hiç su içmiyor senden”, “İt bok yemeyi terkler mi?”, “Küşneli ahır”, “Pamuk çuvalının altı da bir üstü de bir”, “Sidiğine basan uyuz olur”, “Yağız itin sonu uyuzluk”, “Yağmurlar yağmış yarıklar kapanmış”, “Hangi minarede sepet olmak” gibi bölgeye özgü deyimlerin günümüz dilindeki karşılıklarına çalışmamda yer verdim.

Benim Orhan Kemal’in Adana yıllarını anlatmam ne kadar mümkün olabilir? En iyisi, harika romanlarını, öykülerini okumak diye düşünüyorum. Gerçek adı M. Raşit Öğütçü olan usta yazarımızın güzel anlatımlarından, mısralarından örnekler vermek istiyorum:

‘HAVALAR ISINDIKÇA ADANA’YI ARARIM’

“Memleket kokusu var her gün her esen yelde/ Limon, turunç, portakal, Ali, Hasan’a dair/ Sevdiklerim takılı kafamdaki çengelde./ Havalar ısındıkça Adana’yı ararım/ Pamuk tarlalarınla ey sıcak memleketim,/ Sen aklıma geldikçe için için yanarım./ Bağlarda öbek öbek papatyalar, nergisler,/ Dallarım pıtrak pıtrak, üzümlerim alaca./ Kayısı, erik, zerdali, kırmızı domatesler./ Nerde o ‘asfalt cadde’ nerde Toros Dağları?/ Şimdi nerede anamın yaptığı ‘çiğköfte’ler./ Nerde ‘Seyhan Bahçesi’, ‘Şakir Paşa’ bağları?” – ‘Memleket Hasreti’ şiirinden…

‘BUZDA ŞİŞESİ TERLEMİŞ 49’LUK RAKI’

“Tezgâhı başına geçmiş, şiş kebaplarını kuvvetli ateşe sıralayıvermişti. Dükkâna iştah açıcı sıcak bir et kokusu yayılıverdi. Derken, Tahsin’in kocaman bıçağının takırtısı. Domates salatası için soğan doğruyordu. Çok geçmeden bol zeytinyağlı domates salatası, buzda şişesi terlemiş 49’luk rakı, kızarmış domatesi bol, taze nane, maydanozlu beyti kebap, kırılmış buz içine salkımları yatırılmış iri taneli Antep üzümü gelince…” – ‘Kanlı Topraklar’ romanından…

M. Nevzat HIZ