Yazarlarevi Çukurova Okulu'nda 'Yusuf Atılgan' söyleşisi
Yazarlarevi Çukurova Okulu, ekim ayından bu yana edebiyattan müziğe, resimden fotoğrafçılığa kadar çeşitli alanlarda söyleşi, çalıştay, dinleti gibi etkinlikler düzenliyor. Çukurova Sanat Girişimi tarafından hayata geçirilen proje kapsamında 30 Kasım günü, Sevim Sezer ve Prof. Dr. Mustafa Apaydın, 'Roman Dünyasında Gezintiler' isimli etkinlikte Yusuf Atılgan'ın 'Anayurt Oteli' adlı eseri odağında modernist romanı konuştu.
Türk ve dünya edebiyatının, özellikle daha ilk cümlesinden itibaren okurunu etkileyen, psikolojik sürükleyiciliğiyle okurunda derin izler bırakan eserleri vardır.
Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ adlı eseri böyledir. “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu” şeklinde başlayan kitapta, küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkileri en ince ayrıntılarına kadar irdelenmektedir.
Yusuf Atılgan’ın ‘Anayurt Oteli’ adlı eserinde de benzer bir durum vardır. “İstasyona yakın Anayurt Oteli’nin kâtibi Zebercet, üç gün önce perşembe gecesi gecikmeli Ankara treniyle gelen kadının o gece kaldığı odaya girdi, kapıyı kilitledi, anahtarı cebine koydu” şeklinde başlayan kitapta ise, yabancılaşma ve yalnızlık konuları en etkileyici şekilde işlenmektedir.
ROMAN DÜNYASINDA GEZİNTİLER
Adana’nın kültür-sanat yaşamına önemli katkılar sunmaya başlayan Yazarlarevi Çukurova Okulu, ekim ayından bu yana edebiyattan müziğe, resimden fotoğrafçılığa kadar çeşitli alanlarda söyleşi, çalıştay, dinleti gibi etkinlikler düzenliyor. Çukurova Sanat Girişimi tarafından hayata geçirilen proje kapsamında, alanının uzman isimleri Çukurovalı sanatseverlerle buluşuyor.
30 Kasım günü, Sevim Sezer ve Prof. Dr. Mustafa Apaydın, Yazarlarevi Çukurova Okulu’nun ‘Roman Dünyasında Gezintiler’ isimli etkinliğinde Yusuf Atılgan’ın ‘Anayurt Oteli’ adlı eseri odağında modernist romanı konuştu.
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa Apaydın, etkinlikteki konuşmasında, romanın bir kurgu olduğunu ama insana dair bir hikâye anlattığını söyledi. Prof. Apaydın, “Anayurt Oteli temelde Zebercet’in hikâyesi… Zebercet’in temel sorunu da iletişimsizlik ve sevgi arayışı… Yusuf Atılgan mekân olarak taşrada geçen ama dönemin alışıldık, bilinen taşra romanlarının dışında modernist bir roman yazmıştır” dedi.
SİNEMADA ‘ANAYURT OTELİ’
1973 yılında yayımlanan ve Türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekânını anlatan ‘Anayurt Oteli’, 1987’de Ömer Kavur tarafından aynı adla sinemaya aktarıldı. Macit Koper (Zebercet), Serra Yılmaz, Şahika Tekand, Orhan Çağman, Cengiz Sezici gibi önemli aktör ve aktrislerin yer aldığı film, bugün de Türk sinemasının önemli kilometre taşlarından biri.
‘Anayurt Oteli’; 1987 Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Yönetmen’ ödüllerinin sahibi olurken, İstanbul ve Venedik’tekiler dâhil birçok film festivalinden ödülle döndü. Filmin bir başka özelliği de, Ömer Kavur’un filme yeni bir yorum katmaktan ziyade romana sadık kalmakta özen göstermiş olması.
‘Anayurt Oteli’nin, 2017 yılında İstanbul Film Festivali’nde devam eden ‘Türk Klasikleri Yeniden’ projesi kapsamında restore edilerek bir kez daha vizyona girdiğini de söylemeden geçmeyelim.
VE ‘DÖNÜŞÜM’
20’nci yüzyılın önemli yazarlarından olan Franz Kafka, ölümünden sonra yakması için bütün yapıtlarını dostu Max Brod’a bırakmıştı. Ama Brod, kendisine emanet edilen yapıtları yakmadı, yayımladı. Franz Kafka, gözlerini yaşama kapadıktan çok sonra Fransa, İngiltere ve Amerika’da ün kazandı; Almanya’da 1950’den sonra tanınabildi. En önemli eserlerinden olan ‘Dönüşüm’ 1900’lü yılların başında yayımlandı, son dönemlerde de İspanyollar tarafından bir kısa filme uyarlandı.
NEDEN OLMASIN?
Franz Kafka; iki yıl önce, Adana’da açılan Vardiya Sanat’ta İnanç Su tarafından ‘Kafkaesk Bir Dönüşüm’ adlı oyunla Çukurova seyircisi ile buluşturulmuştu. 30 Kasım’da Yusuf Atılgan’ın ‘Anayurt Oteli’ni ağırlayan Yazarlarevi Çukurova Okulu, belki önümüzdeki aylarda Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ünü de konuk eder. Bence hiç fena olmaz. |
BAŞAR ŞEKER