REFLEKS
Romantizm akımına
tepki olarak doğan realizmin öncülerinden Honoré de Balzac eserlerinde Fransız
Devrimi sonrası yaşanan buhranı en doğal haliyle anlatan önemli bir yazar. Kimi
edebiyat eleştirmenlerince “romanın Shakespeare’i” olarak tanımlanan Balzac’ın
kitaplarında 19. yüzyıl Fransız burjuvazisine, sefalete ve modernleşmeye
çalışırken arada kalan insanların hayatına tanıklık etmek mümkün.Türkiye’de ilk
kez VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) tarafından yayımlanan “Çalışanın
Fizyolojisi” de böyle bir eser. Ancak Balzac’ın bu defa hedef tahtasında ofis
çalışanları, 1800’lerin beyaz yakalıları var.
Yaşamak
için maaş lazım
Balzac’ın müthiş
gözlem yeteneğiyle anlatıma konu ettiği karakterlerin çaresizlik ve
mutsuzlukları mizahi bir dille okura ulaşıyor. Kitapta dönemin tozdan
geçilmeyen, kasvetli ve stresli ofis hayatının panoraması aktarılıyor.
Aksiyomlar ve basmakalıp karakterler ardı arkasına sıralanıyor. Balzac,
“Çalışan nedir?” sorusunu “Yaşamak için maaşına ihtiyaç duyan ve istifa etmekte
özgür olmayan kişi; çünkü bu kişinin, sonsuz kâğıt kalabalığı üretmekten başka
hiçbir alanda donanımı yoktur” şeklinde cevaplıyor.
Korkunç
kutucuklarda ömür tüketmek
Kitapta Paris’teki
bütün büroların birbirinin aynı olduğunu söyleyen Balzac, keza çalışanların ve
memurların benzerliği ile yaşayışlarının tek düze yapısını eleştirirken
ironiden ödün vermiyor. Dosya kalabalığı, karanlık koridorlar, havasız odalar,
molozların süslediği parke zeminler… “Birçok seçkin hekim, bu hem yabani hem de
medeni doğanın, büro denen korkunç bölmeye hapsolmuş ahlaki varlık üzerindeki
etkisinden büyük endişe duyar” diyen Balzac, küçük esnaflar ile kapıcıların
yaşayışını da hicvediyor.
Balzac, şöyle devam
ediyor: “Gelgelelim bu gözlem, çıkma saati geldiğinde, memurun bürosunu neden
derhal terk etmek gibi şiddetli bir ihtiyaç duyduğunu açıklayabilse de, gününün
sadece yedi saatini orada geçiren memura karşılık, kapıcılarla dükkâncıların
sürekli bu korkunç kutucuklarda ömür tükettiğini belki de belirtmek lazım!”
Çalışan
bitki gibidir
Balzac kitaptaki
“Ayrım” bölümünde Paris’te çalışanların mutsuzluğuna dikkat çekiyor, birçok
örnekle doğada olan doğal kalır misali taşralı çalışanların mutlu ve huzurlu
olduğunu söylüyor. Bunun üzerine “Taşra çalışanı birisidir ama Parisli çalışan
bir şeydir” aksiyomunda bulunan Balzac, “Kuşkusuz, fevkalade bir şeydir, hem
alelade hem nadirdir, biriciktir ve de sıradandır, kısmen hayvanat, kısmen
bitkidir, yarı yumuşakça, yarı bal arısıdır” diyor.
180 yıl sonra Türkçe’ye kazandırılan “Çalışanın Fizyolojisi”, bürokrasi ve işleyişi anlatırken karşıtlıkları, mizahi ve vurucu yapısını geri plana atmayan detaylarla dolu bir eser.
YORUMLAR