Nadide Büşra KAYNAK / Refleks
Beyin ve sinir cerrahisinin önemli bir hastalık grubunu beyin tümörlerinin oluşturduğunu belirten Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, “Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı değerlendirmede yaklaşık 120 çeşit beyin tümörü tipi mevcut. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık 100 binde 5 olan beyin tümörleri her cins, ırk ve yaşta görülebilir. Ancak çocukluk yaş grubu ve 60 yaş üzerinde kötü huylu tümörlerin görülme sıklığı daha fazladır” dedi.
BEYİN TÜMÖRÜ VE CEP TELEFONU İLİŞKİSİ
Yapılan çalışmalarda radyasyonun tümör oluşumunda kesin risk faktörü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, “Bununla birlikte ailesel yatkınlık, vücudun savunma sisteminin düşmesi ve çevresel faktörler tümör oluşumunda risk faktörleri arasındadır. Ayrıca çok yaygın olarak hayatımızın bir parçası haline gelen cep telefonlarının da literatürde bazı makalelerde özellikle erken yaş döneminde beyin tümörlerinin oluşumuna yatkınlığı artırdığı ifade edilmektedir” diye konuştu. Prof. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, beyin tümörünün, beyin hücrelerinin kontrolsüz çoğalmaları sonucu ortaya çıktığını kaydederek, “Genel olarak beyin tümörlerini malign (kötü huylu) ve benign (iyi huylu) olarak sınıflandırmaktayız. Ayrıca beynin kendi hücrelerinden gelişen tümörler primer (birincil) tümörler, vücudun başka bir yerindeki kanserin beyne sıçraması sonucu ortaya çıkan tümörlere de sekonder (ikincil) tümörler adı verilmektedir” ifadelerini kullandı.
BELİRTİLERİ NELER?
Beyin tümörü belirtilerinin tümörün iyi huylu veya kötü huylu olması, tümörün büyüklüğü ve beyinde yerleşim yerine göre değişiklik gösterebildiğini vurgulayan Prof. Yılmaz, “Özellikle tümör beyne bası yapmaya başladığında, beyin dokusunu hasara uğrattığı zaman beyin sıvısının dolaştığı kanalları tıkadığında belirtiler ortaya çıkmaktadır” dedi. Prof. Yılmaz, beyin tümöründe en sık karşılaşılan belirtileri ise şöyle sıraladı: “Baş ağrısı (sabah saatlerinde daha belirgin), bulantı, kusma, bilinç bozukluğu, havale geçirme, kol ve bacaklarda tam veya kısmi felçlik, unutkanlık, kişilik değişikliği, konuşma bozukluğu, işitme kaybı veya azlığı, yürürken dengesizlik, görme bozukluğu, hormonal düzensizlikler, ellerde ayaklarda büyüme…”
NÖRONAVİGASYON VE NÖROMONİTÖRİZASYON
Prof. Dr. Derviş Mansuri Yılmaz, beyin tümörü tedavisinde özellikle son yıllarda kişiye özel tedavi yaklaşımın önem kazanmaya başladığını belirterek, “Bu çalışmalarda tümör hücreleri üzerinde moleküler düzeyde çalışmalar yapılmakta ve bu eksende tedavi protokolleri geliştirilmektedir. Bununla birlikte günümüzde beyin tümörlerinin hemen hemen tamamında mikrocerrahi tedavi ilk seçenektir” diye konuştu. Beyin tümörü tanısı konulan hastaların ameliyat öncesi çekilen filmlerinin titizlikle incelendiğini, tümörün yerleşim yerinin net olarak ortaya konulduğunu vurgulayan Prof. Yılmaz, “Bu filmler üzerinden ameliyat planı yapılmaktadır. Ameliyat sırasında mikroskop, uygun vakalarda nöronavigasyon ve nöromonitörizasyon sistemleri kullanılmaktadır. Tümörün çevresindeki sağlıklı dokulara zarar vermeden tümörün tamamı veya bazı tümör tiplerinde tamamına yakın kısmı çıkarılabilmektedir” dedi. Prof. Yılmaz, ameliyat sonrası bakım imkânlarının geliştirilmesi ile mortalite ve morbidite oranlarının çok büyük oranda düştüğünü, bununla birlikte kötü huylu tümörlerde ya da yerleşim yeri bakımından tümörün tamamı çıkarılamıyorsa, kemoterapi veya radyoterapinin cerrahi tedaviye ek olarak kullanıldığını söyledi.
YORUMLAR