Refleks
Yaşanan krize karşı alınan önlemler giderek artarken, koronavirüs
tek gündemimiz olmaya devam ediyor. İnsan hayatını tehdit eden her olayın
kişide kaygı, korku ve paniğe neden olabileceğini belirten Türkiye İş Bankası
iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi Psikiyatri
Uzmanı Dr. Esra Uğurlu Koçer, “Bu süreçte sosyal hayatınız ve aile yaşantınızla
ilgili de kaygılar yaşayabilirsiniz fakat kaygı ve panik virüsten daha
tehlikedir” dedi.
Dünya genelinde görülen yeni tip coronavirüs (Covid-19)
gündem olmaya devam ederken, kaygıları da beraberinde getiriyor. Özellikle sağlık
çalışanları hastalar ile temas ihtimallerinin yüksek olması nedeni ile sadece
kendisi için değil etrafında yaşadığı sevdikleri içinde büyük risk taşıyor. Yaşanılan
bu süreçte çalışanlar, sorumluluklarını yerine getirirken, sosyal hayat ve aile
yaşantıları ile ilgili de kaygılar yaşıyor.
KAYGI VE PANİK BULAŞICIDIR!
İnsanların yaşanılan bu gibi durumlarda farklı farklı
tepkilerde verdiğini belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent
Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Esra Uğurlu Koçer, “Her insan stresli
durumlara kişisel özellikleri, travmatik deneyimleri ve içinde bulunduğu
şartlar dahilinde farklı tepkiler verebilir. Belirsizlik herkes için ciddi bir
problem. Her şeyi kontrol edemeyiz. Öncelikle kontrol edebileceğimiz
noktalardaki tüm önlemleri aldığımıza emin olmalıyız. Unutmamamız gereken en
önemli şey kaygı ve paniğin virüsten daha bulaşıcı olduğudur” dedi.
BİRBİRİNİZİ OLUMSUZ ETKİLEMEYİN!
Yaşanılan bilgi kirliliğinin insanları daha da
kaygılandırdığını belirten Uzm. Dr. Esra Uğurlu Koçer, yaşanılan süreçle ilgili
tavsiyelerde bulundu: “Okuduklarımızı veya duyduklarımızı yok sayamadığımızı
göz önünde bulundurarak, sağlıklı ve gerçek bilgi paylaşımı yapmaya dikkat
etmemiz bu zorlu süreçte hayatımızı biraz olsun kolaylaştırabilir. Birbirimizi
olumsuz etkilemek ve motivasyonumuzu düşürmek, umudumuzu kaybetmek her zaman
çok kolay olmuştur. Ama şu süreçte bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için
kaygımızı doğru şekilde kontrol etmeliyiz.”
SOSYAL MEDYADAKİ BİLGİ KİRLİLİĞİNE DİKKAT!
Sosyal medyanın her konuda olduğu gibi bu konuda da bilgi
kirliliği ile kaygılara yol açtığını belirten Dr. Koçer, “Kaygılar normal
düzeyde yaşandığında kişilerin tehlikelere karşı koruyan ve hayatta kalmasını
sağlayan bir savunma mekanizmasıdır. İşte tam da bu yüzden kaygımızı, koruyucu
olması için doğru şekilde yönetmeli ve gerekli önlemleri almalıyız. Bunun için
alacağımız ilk önlem kendi aramızda ve sosyal çevremizde yarattığımız bilgi
kirliliğini önlemek olmalı” dedi.
YORUMLAR