Niçin geri kaldığını düşünüyoruz?

Niçin geri kaldığını düşünüyoruz?

Çağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mahir Fisunoğlu, ihracatı artırma çabasının öncelikle planlamayla gerçekleşebileceğine inanıyor. Bu çerçevede kamu, özel sektör, STK, üniversite, sendika gibi kurum temsilcilerinden oluşacak bir ‘Meclis’ kurulabileceğini belirten Prof. Fisunoğlu, görüşlerini Refleks için kaleme aldı.

24 Mart 2025 - 12:53

 

 

Prof. Dr. Mahir Fisunoğlu

mahirfisunoglu@cag.edu.tr

 

İhracat, iktisadi olarak döviz kurunun ve ihracat yapılacak ülkenin milli gelirlerinin bir fonksiyonudur.  Ne döviz kurunu ne de diğer ülkelerin milli gelirlerini Adanalı iş insanları kontrol edemez. Ancak bunları veri olarak alabilirler.

Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan Avrupa Birliği resesyonla (düşük büyüme hızı/iktisadi durgunluk) ile uğraşıyor. Özellikle en önemli ihracat pazarımız Almanya’da büyük bir durgunluk yaşanıyor. Türkiye de döviz kurunun baskılandığı bir politikayı izliyor. (Böylece kişi başına gelirimiz 12 bin 500 ABD dolarına ulaştı).

Adana uzun yıllardır 3 milyar ABD doları ihracat yapıyor. Kentin 4 milyar ABD doları civarında da ithalatı var. (2022 ve 2023 yılları için ihracat rakamları sırası ile 3,1 ve 3,0 milyar ABD doları; ithalat rakamları sırası ile 4,9 ve 4,2 milyar ABD doları). Böylece kendi içinde dış ticaret açığı veriyor. Mersin’in ihracatı ise yine aynı yıllar için sırası ile 6,1 ve 7,7 milyar ABD doları, ithalatı ise sırası ile 6,9 ve 7,8 milyar ABD doları. Mersin de dış ticaret açığı veren bir il. Her iki ilin toplam ihracatı, Türkiye toplam ihracatının yüzde 4’ü kadar iken Gaziantep, tek başına bu paya sahip.

Elimizde ülke içi ayrıntılı bir girdi- çıktı tablosu bulunmamaktadır. Yani Adana’da ne kadar mal ve hizmet üretildiğini (kısaca Adana’nın toplam geliri) biliyoruz, ancak, üretilen mal ve hizmetlerin ne kadarının Adana içinde tüketildiği ve ne kadarının diğer illere gittiğini bilmiyoruz. Sadece ihracat rakamı var. (Adana’da kişi başına gelir 2022 yılı için Türkiye ortalamasının 1,500 ABD dolar altındadır). Aynı şekilde, ithalat dışında, Adana’ya doğru, diğer illerden mal ve hizmet hareketlerini de bilmiyoruz. Geçmiş yıllarda il bazında yapılmış sınırlı girdi- çıktı tabloları vardı. Ancak, yeni ve güncel verilere ihtiyacımız var.

Adana’yı ihracat bakımından Gaziantep’le kıyaslamak da gerçekçi olmayabilir. Sonuçta Gaziantep, özellikle sanayi kurgusunu ihracat üzerine kurmuş bir ildir. Bütün ihracat başarısına rağmen kişi başına geliri, 2022 yılında Türkiye ortalamasının 750 ABD doları kadar altındadır. Nihayet teşvik bölgesi olarak, Adana’dan avantajlı olduğu da dikkate alınmalıdır.

Türkiye’yi (ve Adana’yı) bekleyen 2025 yılı zorlukları; devam eden Rusya - Ukrayna Savaşı, Ortadoğu’daki belirsizlikler, Avrupa’daki durgunluk ve seçilmiş Başkan Trump ile başlayacak yeni dönemin iktisadi belirsizlikleri olacaktır.

Adana’nın niçin düşük ihracat rakamlarında olduğunun cevapları;

  1. Adana’nın üretiminin ne kadarının Adana’da tüketildiği ve ne kadarının Türkiye’nin başka bölgelerine gittiğiydi.
  2. Son üç yıldır yaşaya geldiğimiz yüksek enflasyon ve enflasyonun getirdiği belirsizliklerdir. Krizle mücadele ön plana gelince, bir taraftan mücadele gücü artıyor olsa da, diğer taraftan iş insanları gelecekle ilgili planlamalarını ve yatırım kararlarını ertelemekte; ülke (ve Adana) büyüme potansiyelinin gerisinde kalmaktadır.
  3. Adana’daki şirketlerin kurumsallaşma seviyeleriyle ilgilidir. Kurumsallaşmanın hem kamu ve hem de özel kesimde iktisadi kalkınma/büyüme için ne kadar önemli olduğu ortadadır. Kurumsallaşmanın şirketlerin etkin ve verimli çalışabilmeleri için son derece önemli olduğu da ortadadır. Adana’da şirketlerin kurumsallaşma düzeyi, bu tanımlara tam olarak uymamaktadır.
  4. Adana’nın teşviklerden yeteri kadar yararlanamaması ve yatırımlarını yakınındaki düşük teşvikli illere kaptırmasıdır. Böylece Adana, inovasyon ve uluslararası işbirliği fırsatlarını kaçırmaktadır.

Aslında ülke öncelikleri Beş Yıllık Kalkınma Planlarında belirlenmiştir:

Önümüzdeki beş yıl için; sürdürülebilir kalkınma hedefleri, dijitalleşme, deprem ve genel olarak afetlere karşı alınacak önlemler, savunma sanayii önemli faaliyet alanları olacaktır. Adana için ise, Çukurova Kalkınma Ajansı’nın belirlediği öncelikler vardır. Mevcut sistemimiz, yıllık programların Valilik tarafından izlenip bitirilmesidir. Bu programlarda kamu eli ile Adana’da yapılacak yatırımlar yer almaktadır ve her sene yüksek oranlı gerçekleşmelere ulaşılmaktadır. Ancak, Adana’da gözle görülür bir gelişme olmadığı gibi, kalkınma ölçütlerinde de gelişme olmamaktadır.

Adana için ihracatı arttırmak bir hedef ise, bu hedefin Adana kamuoyu tarafından konuşulup tartışılmasının ve benimsenmesinin sağlanabileceği bir sistemin oluşturulması gerektiği kanısındayım.  Bu kamuoyu; kamu kesimi, özel kesim kurumları, odalar, iş insanı dernekleri, işçi sendikaları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu bir ‘Meclis’ olabilir ve bu meclis Adana için bir ‘Kalkınma Planı’ hazırlayabilir. Bu planın elemanları; yukarıda belirtilen girdi- çıktı analizleri, önümüzdeki 5 ve 10 yıl için ulaşılması beklenen hedefler, bu hedefler içinde ihracatın payı (belki de ihracat yerine daha çok yurt içi üretime önem verme de benimsenebilir), işbirliği amacının gerçekleştirilmesi, öne çıkacak iktisadi alanların belirlenmesi, kurumsallaşma çalışmalarının yapılması ve finansman için kaynak aranması ve bu kaynağın ne kadarının Adana’dan sağlanacağı şeklinde özetlenebilir.

Süregitmekte olan bir plan döneminde, bir il için ayrıcalıklı bir kalkınma planının hazırlaması ülkenin bürokratik temayüllerine uymasa bile, bürokratik çözüm geliştirmek yine de mümkündür. Sonuç itibarı ile kalkınma ajansları da benzer bir ‘Meclis’ katılımı ile planlarını yapmaktadır. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi, Adana için gözle görülür bir gelişme de olmamıştır.

‘Meclis’ önerisi, “Bir de bu denensin’ şeklinde bir önerme değildir.  Bu meclis yasal bir kurum olmasa da, kendi çalışma yöntemlerini belirleyecek, çalışma grupları ile çalışacaktır ve belirlenen süre içinde hazırlayacağı plan, “Adana İl Kalkınma Planı”, resmi ve bağlayıcı bir belge olmalıdır ve takibi yine aynı “Meclis” tarafından yapılmalıdır. Bu planın hazırlanma izninin alınması, meclisin oluşması ve hazırlanacak planın uygulanması ve takibi için Valilik ve yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşları birlikte çalışmak durumundadır.

Adana, geçmişte bu tür bir çalışmayı yapmış olma tecrübesine sahiptir. Adana Güçbirliği Vakfı yıllar önce benzer bir çalışmayı yapmıştı.  Hem o çalışmanın tecrübesi ve hem de sahip olduğumuz birikim Adana’da böyle bir çalışmayı yapacak kapasitenin varlığını garanti eder. Şimdi buna ek olarak Kent Konseyleri de bulunmaktadır.

Bu haber 355 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Startup’u hukuk büyütür
Startup’u hukuk büyütür
Adana, ilk 10’a nasıl girer?
Adana, ilk 10’a nasıl girer?