Refleks
ULUSKON Genel Başkanı Nezaket Emine Atasoy, meslek seçecek olan üniversite öğrencilerine önerilerde bulundu. Gençlere gelecekte umut vaat eden sektörlere yönelmeleri konusunda tavsiye veren Atasoy, “İş adamları, yatırımcılar, mezun öğrenciler, meslek seçecek üniversite öğrencileri, eğer iyi kazanç getiren bir işim olsun diyorsanız bu önerilere dikkat edin. Geleceği planlarken bu yol haritasını göz ardı etmeyin. 15 sektör, gelecek 10 yılın Türkiye’sine damgasını vuracak. Bunların arasında 130 milyar dolarlık yatırım yapılması gereken enerji sektörü başı çekiyor. Perakende, lojistik, çevre ve geri dönüşüm sektörleri ise yeni alanlar olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
“İstihdam alanına göre tercih yapılmalı”
Türkiye’nin küreselleşen dünyada bilgi çağında Avrupa Birliği ve dünya ile entegrasyonu göz önüne alınarak, ekonomik kalkınmada sıkışılan noktaların göz önüne alındığını dile getiren Atasoy, bu sıkıntıların aşılmasında dünyanın neler yaptığı ve hangi yollardan geçtiğinin izlendiğini ifade etti. Ayrıca Türkiye’de işsizlik, özellikle üniversite mezunu işsizler göz önüne alınarak yoğun istihdam üretebilecek sektörlerin incelendiğini söyleyen Atasoy, “Ortaya çıkan 15 sektör arasında çevre ve geri dönüşüm sektörü bugüne kadar hiç gündeme gelmemiş geleceği çok parlak bir alandır. Türkiye’de denetlemeye dayalı sektörlerin henüz yeterince gelişmemesinin nedenleri ihtiyaç duyulmadığı için yasal zemin oluşmaması ve çevre kültürü ve bilincinin istenilen bilimsel düzeyde oluşmamasıdır. Yeni gelişen sektörler çerçevesinde gençlere bazı önerilerimiz olabilir. Üniversite tercihi yapılırken istihdam alanına göre tercih yapılmalı, ailenin veya dar sosyal çevrelerin klişelerine uyulmaması öğütlenir. Eğer üniversite öğrencisiyseniz, seçtiğiniz sektörde hangi dilleri bilmek ve hangi ülkeleri yakından takip etmek gerektiği konusunda bir araştırma, merak ve kendini yetiştirme süreci içinde olmanız ileride size çok şey katacaktır” diye konuştu.
"Süper iletkenlerin üretimi öne çıkacak”
Umut vaat eden sektörler hakkında bilgi veren Atasoy, Türkiye’nin bundan sonraki bütün konsantrasyonunun teknoloji, inovasyon ve yenilikçilik üzerinde olacağını dile getirerek, “Çünkü Ar-Ge ile başlayan süreçte teknoloji gelişiyor, bu kalite ve verimlilik artışı olarak artan üretime yansıyor. Bilişim sistemleri ve teknoloji alanında nanoteknoloji, genetik ya da biyoteknoloji; yeni nesil nükleer yakıtlar ve teknolojileri; hidrojen ve yakıt pili teknolojileri ile süper iletkenlerin üretimi öne çıkacak” şeklinde konuştu.
“Mesleğe dönük eğitimin derinleşmesi bekleniyor”
Teknik eğitimden, tarımdan göçenlerin dönüştürülmesine kadar her alanda değişen ekonomi ve değişen rekabetin, buna uygun üretimin Ar-Ge ve nitelikli insan gücü gerektirdiğini aktaran Atasoy, “Sektörler ya kendi elemanlarını yetiştirecek ya da bu işi başkalarına yaptıracaklar, yani standartlarını koyup, siparişini verip satın alacak. Eğitim alanında mesleğe dönük eğitimin derinleşmesi bekleniyor. Hayat boyu sürekli eğitim çalışmayanlar için, mesleki eğitim ara elemanlar için ve meslek içi eğitim çalışanların gelişmesi için uzaktan eğitim zaman ve mekandan bağımsız önem kazanacaktır” ifadelerini kullandı.
“Enerji sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de katlanarak büyüyecek”
Umut vaat eden en önemli sektörlerden birisi olarak enerji sektörünü gösteren Atasoy, “Enerji sektörü hem dünyada hem de Türkiye’de katlanarak büyüyecek. Ülkemizde enerji tüketimi dünya ortalamasının iki katından fazla büyüyeceği tahmin edilmektedir. Global ekonomide önümüzdeki 10 yılda yıllık yüzde 3-4 civarında bir büyüme olacağı varsayımına göre, enerji sektörü büyüme ve refahı belirleyecek temel parametre olacak. Hesaplamalara göre, Türkiye’nin enerji sektöründeki açığını kapatması için tam 130 milyar dolarlık yatırım yapması gerekiyor. Bu, aynı zamanda büyük bir istihdam sahası anlamına da geliyor. Yerli madenler ve doğal kaynakların önemi anlaşılacak özellikle enerji/hammadde/ürün üretiminde temiz, yenilenebilir yerli doğal kaynaklar geliştirilerek değerlendirilecektir. İthale dayalı fosil yakıtların önemi kısmen azalacaktır” ifadelerine yer
verdi.
“Türkiye, silah sanayii ihtiyaçlarını yüzde 45 oranında içeriden tedarik ediyor”
Savunma sektörünün dünyadaki yıllık bütünlüğünün 1,3 trilyon dolar olduğunu kaydeden Atasoy, “Bunun yarısını tek başına ABD karşılıyor. Türkiye’nin Aselsan, Roketsan, Havelsan, Kale Savunma Sanayi gibi bazı şirketleri bu piyasadan pay almaya başladılar. Son yıllardaki atılım sayesinde Türkiye, silah sanayii ihtiyaçlarını yüzde 45 oranında içeriden tedarik ediyor. Uçak, helikopter ve havacılık sanayiine parça üreten firmaların gelecekte önemli görevler yapacağı tahmin edilmektedir” dedi.
“Gelecekteki yeni iş hacmine işaret ediyor”
Sanayileşmenin yol açtığı tahribatı yok etmek veya bunlara kısmen mahal vermemek için alınacak tedbirlerin dev sektörlerin doğmasına sebep olacağını aktaran Atasoy, “Türkiye’nin AB çevre standartlarına geçmesi ve Kyoto Protokolü’nün gereklerini yerine getirmek için yaklaşık 140 milyar dolar gerektiği anlaşılıyor. Bu, gelecekteki yeni iş hacmine işaret ediyor. Ülkemizde bundan sonra çevre dostu üretim, madencilik, geri dönüşüm sektörleri önem kazanacaktır. Yarınların başladığı yerin geri dönüşüm sektörü olduğu anlaşılacaktır. Hurdaların atık olmadığı, geri dönüşümün de nihai yok etme olmadığı anlaşılacaktır. ABD’de 2006 yılında geri dönüşüm sektörünün büyüklüğü 65 milyar doları aşmıştır” diye konuştu.
“Suda tarım önem kazanacaktır”
Dünya nüfusu ile gıda kaynakları arasındaki makasın her geçen yıl arttığını söyleyen Atasoy, “Bu da gıda arzı güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Küresel ısınma, su kıtlığı, tarıma dayalı alanların azalması gibi unsurlar Türkiye’nin bu alanda yıldızını parlatmaktadır. Verilmekte olan teşvikler ve yapılan yasal düzenlemelerin de katkısıyla ölçekler büyüyecek, bilinçli tarım pratiklerine yer verilecek. Özellikle organik tarım, damlama sulama, topraksız tarım, suda tarım önem kazanacaktır” ifadelerini kullandı.
YORUMLAR