Refleks
Dr. Mehmet Türkmen, her alanda devam eden yapay zeka çalışmalarının nükleer sektördeki gelişmelerini değerlendirdi. Yapay zeka çalışmalarının nükleer sektörde de hızla devam ettiğini ifade eden Dr. Türkmen, “Bugün, nükleer sektörde büyük veri işleme, yapay zeka ve makine öğrenmesinin büyük rol oynadığı Endüstri 4.0 dönemindeyiz” diyerek, yapay zeka ile çalışan nükleer santrallerin 5-10 yıl içinde hayata geçeceğini söyledi. Türkmen, “Gelişmiş ülkeler yapay zeka konusuna ayrı bir önem veriyorlar ve şu anda birbirleriyle kıyasıya bir rekabet içerisindeler. Bu alandaki olumlu gelişmeler sayesinde, nükleer santrallerde olabilecek herhangi bir olayı önceden öngörerek daha olmadan bertaraf edilebileceğini söylemek mümkün. Makineler, geçmiş bilgiyi yorumlayarak geleceği tahmin etmede çoğu konuda bizden daha iyi kararlar verebilecek” diye konuştu.
“YAPAY ZEKA UYGULAMALARI İLE GÜVENLİK SİSTEMLERİ DAHA DA GELİŞTİRİLMİŞTİR”
Dünyada meydana gelen büyük nükleer santral kazalarına dikkat çeken Türkmen, kaza öncesinde, anında ve sonrasında tasarımcıların, işletmecilerin, operatörlerin ve idarecilerin aldığı anlık kararların, ABD’deki Üç Mil Adası, Rusya’daki Çernobil ve Japonya’daki Fukuşima kazalarında olduğu gibi kazaların çevresel etkilerinin büyüklüğünü belirlediğinin altını çizdi. Türkmen, insanların karar verme sürecinde, kişisel, çevresel, psikolojik ve sosyolojik unsurların gölgesinde kararlar almak zorunda kalabildiklerine dikkat çekti. Bu durumun olumsuz etkilerini azaltmak için nükleer santral operatörlerinin çeşitli psikolojik testlerden ve sıkı bir eğitimden geçtiklerini belirten Türkmen, işletme sırasında da belirli prosedürlere ve sıkı kurallara göre hareket etmelerinin sağlandığını ifade etti.
Yapay zeka uygulamaları ile nükleer reaktörlerin güvenlik sistemlerinin son yıllarda daha da geliştirildiğini vurgulayan Dr. Türkmen, “Bu doğrultuda nükleer santrallerde hataları engellemek için sofistike makine-insan etkileşimi sağlanmıştır. Modern NGS’ler, acil bir durumda devreye girebilecek çok yönlü ve gelişmiş aktif ve pasif güvenlik sistemlerine sahiptir. Bu gelişmiş teknolojiler, 72 saat operatör müdahalesi olmaksızın kazaya müdahale edilebilecek nitelik taşımaktadır. Bugün kurulmakta olan reaktörler tüm uluslararası gereksinimleri karşıladıkları gibi tasarım ötesi kazaların da önlenmesine yönelik ek güvenlik önlemleri ile donatılmıştır. Yani, deprem, kasırga, sel ve tsunami gibi olağanüstü dış etkilere dayanarak radyoaktif maddelerin çevreye salınımını tamamen önleyebilmektedir” şeklinde konuştu.
“HEM ZAMANDAN HEM DE EKONOMİK AÇIDAN KAZANÇ”
Nükleer reaktörlerde tasarım sürecinden reaktörün sökülmesine kadar uzanan pek çok aşamada yapay zeka uygulamalarının önemli bir rol oynadığını vurgulayan Türkmen, şunları söyledi:
“5-10 yıl içerisinde hayatımıza girecek olan insandan tamamen bağımsız taşınabilir modüler ‘akıllı nükleer reaktörler’ yapay zeka ile yönetilecektir. Yapay zekanın en önemli avantajı, çok sayıda tecrübeli uzman gerektiren, çok çaba ve zaman isteyen faaliyetlerin bilgisayarlar/makineler tarafından insan kaynaklı hataları arındırarak kolayca ve hızlıca yapılabiliyor olmasıdır. Bu sayede hem zamandan hem de ekonomik açıdan büyük kazanç sağlanacağı açıktır.”
Aslında farkında olmadan hayatın pek çok alanında yapay zeka uygulamalarından yararlanıldığını belirten Türkmen, şöyle devam etti: “Geçen sene Tokyo Üniversitesindeki bir çalışmada araştırmacılar, Fukushima Daiichi Nükleer Santral kazasını modelleyerek atmosferdeki radyoaktif madde salınımlarının yönünü daha iyi tahmin etmeyi başarmışlardır. Bu sayede, olası bir radyoaktif madde salınımlı kazanın nasıl davranacağını anlamışlar ve acil durum yönetiminde daha hızlı ve daha etkili çözümler sunmuşlardır.”
YORUMLAR