Tohum
geliştiren bir ar-ge merkezinde çalışıyordu. Eğitimini bu alanda almıştı.
Asistanlığını yaptığı hocasıyla birlikte yıllarca tohum üzerinde çalıştı.
Konusuyla ilgili yurtiçi ve yurtdışı onlarca konferansa katıldı, tebliğler
verdi.
İşinden
ayrılmak zorunda kaldı. İkizlerini büyütmek zorundaydı. Hiperaktivite bozukluğu
teşhisi konulan çocuklarına bakabileceğine inandığı bir kreş yoktu çünkü…
Çocukları
ilköğretim çağına geldi; ama o bir daha iş hayatına dönemedi.
Üzücü,
değil mi?
Katma
değeri yüksek bir alanda yetişmiş işgücü kaybedildi. Üstelik Türkiye
ekonomisinin çok ihtiyacı olan kadın işgücünde değerli bir kayıp verilmiş oldu.
Türk
Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), neredeyse kurulduğundan beri
kadının ekonomiye girmemesinden kaynaklı kayıpları ve sorunları yetkililere
anlatmaya çalışıyor.
Raporlar
hazırlıyor, demeçler veriyor, dikkat çeken etkinliklere imza atıyor.
Önceki
gün TÜRKONFED’den yine bu konuyla ilgili e-posta aldım.
Türkiye’de
5 yılda tam 1 milyon kadın, çocuk bakmak için, 112 bin kadın da yaşlı bakmak
için işinden ayrılmış.
Veriler
felaket. Kadını işgücüne kazandırma konusunda oranı az gelişmiş ülkelere
benzeyen Türkiye, işgücüne zor da olsa kazandırdığı kadınları da kaybediyor.
Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Adana Kadın Girişimciler Kurulu Başkanlığı görevim döneminde konunun önemini her fırsatta gündeme getirmiş, özellikle organize
sanayi bölgelerinde ve üniversitelerde kreş imkânlarının artırılmasını talep
etmiştik.
TÜRKONFED
Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Kadın güçlenirse, toplum gelişir ve güçlenir.
Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınların da
bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi
oluşturmamız gerekiyor” diyor.
Ekonomi yönetiminin TÜRKONFED’in ‘İş Dünyasında Kadın’ raporlarını okuyup önerilerine yönelik çalışma yapmasını diliyoruz.
//////////////////////////////////////////////
KADINLARA İTHAF EDİLMİŞ KİTAP
Tarihi
anekdotlar ancak bu kadar keyifli anlatılabilir. Değerli arkadaşım gazeteci
Umut Çor, ‘Kilikya’nın Hatıra Defteri’ isimli kitabını imzalayıp verdi.
Masamda,
‘Okuyacağım Kitaplar’ bölümüm var. Yeni bir kitap aldığımda ya da hediye
edildiğinde üst üste dizili kitapların en altına koyuyorum. Hak geçmesin diye
yaptığım bir uygulama.
Umut’un
kitabını da tam en alta koymaya hazırlanırken, bir notu dikkatimi çekti.
Kitabını, ‘Anadolu’yu Anadolu yapan kadınlara’ adıyordu. Elimden düşüremedim.
‘Türkiye’de
Demokrasinin Kapısını Açan Köy’ başlığında Mersin Aslanköylü kadınların
direnişini okudum. Ardından ‘Kilikya’nın Demir Leydisi’… Derken ‘Atatürk’ün
Latife Hanım’la Mersin ziyareti’…
Her
başlık ilgimi çekince ‘Kilikya’nın Hatıra Defteri’, kitapların en üstteki
yerini aldı. Umut’u kutluyorum. Kitabını herkese öneriyorum. |
YORUMLAR