Her fırsatta, neredeyse her platformda söylenen bir gerçek var. Ekonomisini büyütmek, gelişmek isteyen Türkiye’nin inovatif girişimlere, katma değeri yüksek üretime ihtiyacı var.
Ekonomi yönetimimiz de durumun farkında. O yüzden üniversitelerde, kamuda ve özel sektörde ar-ge merkezlerinin kurulması için çaba sarf ediyor. Ar-ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için teknolojik bilgi üretilmesini, üründe ve üretim süreçlerinde yenilik yapılmasını, ürün kalitesi ve standardının yükseltilmesini, verimliliğin artırılmasını, üretim maliyetlerinin düşürülmesini hedefleyen ar-ge merkezlerine önemli destekler de veriliyor.
Örneğin, bir şirketin ar-ge merkezi kurması durumunda, ar-ge harcamalarında yüzde 100 kurumlar vergisi muafiyeti var. Bu merkezlerin personel ücretlerinde yüzde 80 gelir vergisi stopaj indirimi söz konusu. Ayrıca ar-ge merkezi personeli ücretlerinde yüzde 50 SGK işveren hissesi indirimi var.
Peki, oldukça cazip imkânlar sunulmasına rağmen neden yeterli ar-ge merkezimiz yok.
En son gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Türkiye’nin 47 kentinde hiç ar-ge merkezi yok.
Konuya yayın bölgemiz Doğu Akdeniz penceresinden bakmakta yarar var. Zira Adana’nın merkezinde bulunan Mersin, Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş’ı içerisine alan bölgede sadece 9 ar-ge merkezi var. Türkiye genelinde sayısı 543’e ulaşan ar-ge merkezlerinin sadece 9’unun bölgemizde yer alıyor olmasını 3 açıdan yeterli bulmuyorum.
İlki, bölgemiz Türkiye’nin önemli sanayi üslerinden biri. Belirli sanayi kültürüne sahip… Sektörel yelpaze geniş. İkincisi, ar-ge merkezlerinin en önemli destekçisi güçlü üniversitelere sahibiz. Üçüncüsü, Türkiye’nin ilk 1000 sanayi kuruluşu içerisinde 41 tesis bölgede üretmeye devam ediyor. Bütün bu önemli avantajlara rağmen ar-ge merkezi konusundaki kısırlık gerçekten düşündürücü.
Örneğin, Adana’da Temsa ve Güney Çelik Hasır ar-ge merkezlerini kurdu. Burada ürettikleri projelerle inovasyon, patent çalışmalarına güç verirken rekabet edebilirliklerini artırıyorlar. Hem Adana’da hem de bölgemizde Temsa ve Güney Çelik gibi ar-ge merkezini kısa sürede kurabilecek ve sonuç alacak onlarca özel sektör kuruluşumuz var.
Sanırım bu alanda izlenmesi gereken yol şu:
Bölgemizdeki teknokentler ve üniversitelerimiz, ar-ge merkezi kurabilme kapasitesi bulunan şirketlerimizle biraz daha yakın ilişkiler kuracak. Sürece meslek odalarımız da katkı sağlayacak.
Kentler, yıllık ihracatlarını, istihdam sayılarını, gayri safi milli hasılaya katkılarını açıklarken her yılın sonunda özel sektörde kurulan ar-ge merkezlerini de açıklamalı.
Başarı göstergelerinin en önünde artık ar-ge merkezi sayıları, bu merkezlerde üretilen projeler, alınan patentler, TÜBİTAK’tan destek bulan projeler yer almalı.
///////////////////////////////////////////
‘ADABTE’ OLUNACAK ŞİRKET
Şirketlere ihracat danışmanlığı sunan birçok firma var. Hedef pazar belirleyen, belirlenen bu pazarda rakip analizlerine kadar birçok çalışmayı yapıp sunan şirketler var. Bütün bu hizmetlerin daha ilerisinde işler yapan bir şirketin yöneticisi ziyaretime geldi.
Ali Suat Gerger, Adabte’nin genel müdürü…
Gerger, Adabte’nin şirketlerin uluslararası ticari faaliyetlerini en etkili şekilde organize etmelerine yardımcı olmak amacıyla kurulduğunu söyledi.
Çeşitli ülkelerden, tecrübeli ithalat/ihracat profesyonelleri tarafından kurulan uluslararası bir ticaret ve danışmanlık ağı olduklarını anlattı. Adabte’nin dış ticarette danışmanlıktan öte ihracatın gerçekleşmesi sürecine kadar görev üstlendiğini hatırlattı.
Şu an başta potansiyeli yüksek ve gelişmekte olan ülkelerden Türkiye, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Meksika, Fas, Tunus, Çin gibi pazarlar başta olmak üzere pek çok ülkede hizmet sunduklarını anlatan Gerger, firmaların dış ticaret bölümlerine ‘Artı Bir Değer’ sloganıyla faaliyetlerini sürdürdüklerini söyledi.
Kutlanacak bir girişim olarak değerlendirdiğim Adabte ile ilgili detaylı bilgiler www.adabte.com’dan alınabilir. |
YORUMLAR