Hilal Aksöz, Türk tekstilinin
duayen isimlerinden biri. Pamuktan konfeksiyona kadar tekstilin her alanına hâkim
Aksöz, bu sektörün dev yatırımlarında yöneticilik yapmış, yatırımlar
kazandırmış, ihracat başarıları sağlamış, marka çıkarmış biri.
Geçen ay Akdeniz Tekstil ve
Hammaddeleri İhracatçı Birliği’nin (ATHİB) 8’inci Dokuma Kumaş Tasarım
Yarışması’nın ödül törenini izledim.
Ağırlıklı olarak üniversitelerimizin güzel sanatlar bölümü öğrencilerinin tasarladıkları kumaşlar yarışıyor.
10 finalistin yarıştığı,
müzik ve koreografi ile zenginleştirilen ödül gecesini değerli arkadaşım diş hekimi
Müjde Doğan’la izledim. Görselliğiyle gece de genç yarışmacıların tasarladığı
kumaşlar da göz alıcıydı. Birbirinden güzel kumaşlar arasından en beğendiğimiz
ilk 3’ü belirleyip jürinin kararını açıklamasını bekledik.
İlk 3 açıklanınca Müjde ile
birbirimize baktık. Bizim birinci olur dediğimiz birinci, ikinci olur dediğimiz
ikinci, üçüncü olur dediğimiz de üçüncü oldu. “Kumaştan anlıyoruz” diye
birbirimize ‘çak bir beşlik’ yaptık. Yanımızda oturan Mehmet Uluğtürkan,
“Önemli olan, insanın kumaşından anlayabiliyor musunuz?” diye sorunca ona da
‘haklısın’ dedik.
Sahneye birinci olarak
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü öğrencisi Sedef
Sena Güler çıkınca bu öğrenciyi destekleyen şirketin ‘Arse’ olduğunu öğrenince
hiç şaşırmadım doğrusu.
Arse Tekstil’in desteklediği
öğrencinin eseri birinci oldu. Dolayısıyla Arse Tekstil’e verilen plaketi de
tekstil duayeni baba Hilal Aksöz’ün başarılı kızı Deniz Aksöz Kol aldı.
Deniz Hanım’la birkaç gün
sonra yarışmayı ve tekstil sektörünü konuştuk. Yarışmayı farkındalık, sektör
temsilcilerinin bir araya gelmesi ve tanıtım açısından önemli bulduklarını
söyledi. Yarışma kapsamında her yıl öğrencilere ür-ge birimlerini açtıklarını,
iplik başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarını karşıladıklarını, bundan da
mutlu olduklarını söyledi.
Kendisine bu yarışmada
birinci olan kumaşın Arse Tekstil’de seri olarak üretilip üretilmeyeceğini
sorduk. Deniz Hanım, bu tür yarışmalarda finalist olan, derece alan kumaşların
seri üretiminin mümkün olamayacağını söyledi. Bu kumaş örneklerinin üretirken
fizibil olmayacağını, ayrıca pazar payı alamayacağını detaylarıyla anlattı.
Hiçbir zaman seri üretimi
olmayacak kumaşlar için neden yarışma düzenlendiğini sorduk bu kez. Bu yöndeki
yarışmaların dikkat çekmek ve kumaş tasarımcılarına esin kaynağı olması
bakımından gerekli olduğunu söyledi. Ardından ATHİB’e güzel bir öneride
bulundu:
“Üniversitelerimiz, güzel
sanatlar bölümlerimiz, akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz bu yarışma için
sanatlarını ortaya koymaya devam etsinler. Ancak dünya pazarlarında yer
bulacak, moda oluşturacak, seri üretimi yapılabilecek kumaşlar için de eşzamanlı
yarışma düzenleyelim. Bölgemizdeki tekstil markaları bunun için de yarışsın.
Ortaya katma değeri yüksek, verimli, kazançlı, görkemli kumaşlar daha çok
çıksın.”
Bize çok mantıklı geldi.
ATHİB yöneticileri bu öneriyi
değerlendirir mi dersiniz? |
YORUMLAR