İş
dünyamız yazılıma teslim. Başta bin büyük sanayi kuruluşumuz olmak üzere birçok
şirketimizin yazılım şalteri aniden indirilse, işin içinden çıkılmaz bir hal
ortaya çıkabilir. Başta sağlık başta olmak üzere birçok hassas sektörümüz
yabancı yazılımlara teslim.
Systems
Aplications and Products (SAP) yazılım sektöründe dünyanın Alman menşeli firması.
Dünya genelinde 16 bini ar-ge personeli olmak üzere toplam 60 bin çalışanı var.
Ortada dokunabileceğiniz bir ürünü yok. Sattığı yazılımdan geçen yıl kestiği
fatura tutarı 16 milyar avro.
Türkiye’de
şirketlerimizin neredeyse yarısı insan kaynağı yönetiminden finansa, üretimden
müşteri ilişkilerine birçok alanda SAP’ın yazılımını kullanıyor.
ABD
güdümündeki bu Alman şirketi kullanıcılarına, “İran’la çalışırsanız, benim
programlarımı kullanamazsınız” tehdidinde bulundu. Şu anda bin büyük sanayi
kuruluşumuzun yüzde 96’sı SAP ürünleri kullanıyor. Bunlar arasında İran’la
çalışanlar da var. Konu İran değil. Bu yazılım firması yeni dönemde yeni
ülkeleri bahane olarak ileri sürerek ürünün kullanımında kısıtlamaya gidebilir.
Peki,
yazılım sektöründe bizim durumumuz ne?
Çok
kötü değiliz. Zira bizim gençlerimizin birçok yazılımı dünyanın dört bir
yanında beğeniyle kullanılıyor.
Yazılım
sektörümüzü daha da geliştiremez miyiz?
Evet,
geliştirebiliriz. Ancak önce kendimize güven şart. Sonra yazılım firmalarına
teşvik… Ardından kamunun ve özel sektörün ‘Biz üretemeyiz’ kompleksinden
kurtulmasıyla kendi yazılım ihtiyaçlarımızı karşılayabilmemiz, hatta dünya
yazılım sektörü süper ligine girebilmemiz mümkün.
Küçük
dokunuşlar ve alınacak bazı tedbirlerle SAP benzeri tehditleri fırsata
dönüştürebiliriz.
Yeni
yılda savunma sanayiinde yaptığımız hamleleri cari açığımıza neden olan
alanlarda yapmalıyız. Yazılım bunların başında geliyor. Bir diğer alan kimya
sektöründe… Diğeri ise ilaç endüstrisinde… Türkiye bu alanlarda atılım yapacak
insan kaynağına sahip.
Girişimcilik
Ekosistemi Derneği Başkanı olmam nedeniyle neredeyse her gün yazılım demosu ile
yanıma gelen, iş fikrini anlatıp melek yatırımcı arayan gençleri dinleseniz ne
söylemek istediğim daha net anlaşılır.
Dünya
yeni bir döneme girdi. Akıllı üretim sistemleri, akıllı evler, akıllı ofisler,
akıllı şebekeler, akıllı şehirler, akıllı devletler…
Bütün
bu sistemleri yönetecek akıllı insanlara ihtiyaç var. Akıllı insanların da
çağdaş eğitime, insan, hayvan, doğa sevgisi bulunan barışçıl gönüllere sahip
olması gerekiyor. Her şey değişirken bu değişime her sektörün, her kurumun,
herkesin hızla adapte olması gerekiyor.
2018’e
laf değil iş üreten bir ülke olarak girebilmeyi arzu ediyorum. Boş, yararsız,
magazinsel gündemler yerine insanlığın refahı için proje, ürün ve iş
üretenlerin gündemde kalacağı bir yıl diliyorum.
Bunu yapabilecek insan kaynağımızın olduğunu biliyorum.
KİME NE GÖREV DÜŞÜYOR?
Konu
yazılımdan açılmışken, Türkiye’den bir yazılım şirketinin büyüme süreciyle
ilgili bilgi vermemde yarar var. Geçen hafta ‘Girişim Sermayesi’ temsilcileri
Adana’daydı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve meslek odalarımızın
işbirliğinde gerçekleşen buluşmada Mikro Yazılım Genel Müdürü Alpaslan Tomus’la
sohbet ettim. İşte, SAP’ın yerli muadili. Tomus, iş fikrine girişim sermayesi
yatırımı alan bir isim. Şirketi Mikro Yazılım, işletmelerin, işlerini en üst
düzeyde yönetecek ve verimli büyümelerini sağlayacak nitelikte yazılımlar geliştiriyor.
Pazar payını her geçen gün büyütüyor.
Tomus’un
sohbetinde çıkardığım sonuç da yukarıda söylediklerimle örtüşüyor.
Eğitim
kurumlarımız dünyanın yeni dönemine göre müfredatlarını evirecek.
Kamu,
yazılım sektörüne pozitif teşvikler sağlayacak.
Hepimiz,
önce kendimize güvenmeyi öğrenecek, sonra yazılımda yerliyi tercih edip teşvik
edeceğiz.
Girişimci
adayımız, yılmadan çok çalışacak. Akıllı çözümler üretecek.
Hiçbiri
zor değil. |
YORUMLAR