Çukurova
Üniversitesi’nin (ÇÜ) 2018-2019 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldım. Gördük
ki, 45 yılda sadece Adana’nın değil, Türkiye’nin gurur duyacağı bir vaha ortaya
çıkmış.
Uluslararası
başarılar kazanan akademisyen kaynağından modern alt ve üstyapıya kadar her
alanda başarı grafiğini yükselten bir üniversitemiz var.
55
bini aşan öğrenci, 2 bini çoktan geçmiş akademik personel.
18
fakülte, 4 yüksekokul, 1 devlet konservatuarı, 77 lisans, 94 ön lisans
programı…
Hangi
alana baksanız artan istatistikleri görüyorsunuz. Ama bu yılki açılışta beni
gururlandıran sadece bu veriler olmadı. Mutluluğum, yeni dönemin belirlenen
rotasıydı. Tören, ÇÜ’nün yeni döneme ‘Girişimci Üniversite’ vizyonuyla girme
kararlılığı sergilenmesi açısından önemliydi.
ÇÜ Rektörü
Prof. Dr. Mustafa Kibar’ın açılış konuşmasındaki ağırlık, gelişmiş ülkelerde
‘sanayi’, ‘bilim’ ekonomileri sonrasında ortaya çıkan ‘girişim’ ekonomisini
destekler nitelikteydi.
Prof.
Kibar, Türkiye’nin 10 araştırma üniversitesinden biri olma hedefleri
doğrultusunda adımlar attıklarını vurguladı. Yerleşke içerisinde
konuşlandırılan Çukurova Teknokent’te 2017 yılında ar-ge ürünlerinden elde
edilen yaklaşık 150 milyon dolarlık geliri hatırlattı ve daha da artırılması
konusunda yapılacakları sıraladı. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından
desteklenen ‘Kimya Vadisi’ ve ‘Adana Girişimcilik Merkezi’ gibi projelerin iş
dünyası - üniversite ve girişimci - üniversite işbirliğini artıracağına dikkat
çekti.
Akademik
yıl açılışında seçilen ilk ders de özlediğimiz, beklediğimiz üniversitenin
kendine belirlediği rotanın bir göstergesiydi. İstanbul Teknik Üniversitesi
(İTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ergen’in ‘Girişimcilik ve İnovasyon:
Silikon Vadisi Tarihi ve Start-Up Ekonomisi’ başlıklı dersi ilgi çekiciydi.
Prof.
Ergen’in bu sunumunu akademisyenlerimiz ve öğrencilerimizle birlikte iş dünyası
temsilcilerinin de dinlemesini çok isterdim. Türkiye hâlâ ‘sanayi’ ekonomisinde
yerel pazarı holdinglerle paylaşıyor. Oysa gelişmiş ülkeler çoktan ‘bilgi’
ekonomisiyle uluslararası markalar çıkardı. Şimdi dijitalleşmeyle yeşeren
global monopoller yerel sanayi ve servis endüstrisini tamamen yok edecek.
Yerini ‘girişimci’ ekonomiler alacak.
Bu
alanda Türkiye’nin genç nüfus avantajıyla ekonomilerin süper ligine çıkabilme
imkânı var. Ama bu sözle, hamasetle olabilecek bir durum değil. Kapıları
gelişime, bilime, girişimciye sonuna kadar açık üniversitelerle Türkiye ‘girişimci’
ekonomi alanında başarı öyküleri yazabilir. Umarım, yıllar sonra başta ÇÜ Rektörü
Prof. Kibar olmak üzere üniversite yönetimini hedefe ‘Girişimci Üniversite’
vizyonunu yerleştirdikleri için hep minnetle anarız.
Bilişimde,
elektronikte, yazılımda, kimyada, tarımda, gıdada ‘girişim’ ekonomisiyle
alınabilecek uzun ve kazançlı bir yol var.
Dünyanın
ünlü markaları HP, Google, Sun, Intel ve YouTube gibi devlerin kurucularının
ortak yanı ne, biliyor musunuz?
Hepsinin
doğum kuvözü Stanford Üniversitesi…
Ne demek istediğim daha net anlaşıldı mı?
TÜİK’TEN NASIL
YARARLANABİLİRSİNİZ?
Yazı
ve haberlerimizi hazırlarken en sık başvurduğumuz kaynak kurum Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) oluyor. Sadece bizim değil, girişimci ve
yatırımcıların en fazla yararlanması gereken kurumlardan biri TÜİK, Avrupa
Birliği uyum sürecimizde yeniden yapılandı. 26 bölgede müdürlükleri oluşturulan
TÜİK’in TR62 Adana-Mersin Bölge Müdürlüğü yeni binasıyla hizmete girdi. Önceki
gün TÜİK Çukurova Bölge Müdürü Orhan Deha Dede’yi ziyaret ettim. Genç bölge
müdürünün sinerjisi tüm personele yansımış durumda. Oluşturulan
istatistiklerden iş dünyası temsilcilerinin daha etkin nasıl
yararlanabileceğini konuştuk. Kendilerinden yeni dönemde iş dünyasına yönelik
istatistik okuma, kurumun internet sitesinden etkin yararlanma gibi eğitimler
alınabileceğini söyledim. Ama önerim şu: Hangi sektörde olursanız olun,
işletmeniz hangi büyüklükte olursa olsun – ya da henüz iş fikri aşamasında bir
girişimci de olabilirsiniz – TÜİK’in internet sayfasını (www.tuik.gov.tr) ‘Sık
Kullanılanlar’ arasına yerleştirmelisiniz. |
YORUMLAR