Türkiye’nin üniversitelerinde özellikle bazı alanlarda ‘fakülte enflasyonu’ var. ‘İletişim’, bu alanlardan biri. Tam 71 üniversitemizin iletişim fakültesi var. Ve bu fakültelerden her yıl yaklaşık 7 bin öğrenci mezun oluyor. Sayısı bu kadar fazla iletişimcimize istihdam sağlayabileceğimiz imkanımız da şu an için yok.
İşin aslı, Türkiye’de kurumların, şirketlerin, kamuoyu önündeki bireylerin iletişiminde ciddi eksiklikleri, ihtiyaçları var. Ben spordan sanata, turizmden sanayiye kadar her alanda iletişimi geliştirmeden başarı elde edilebileceğine inanmam. İletişim stratejisi olmayan, bu alanda yatırım yapmayan şirketlerin, kurumların, ülkelerin hayli zorlanacağını hepimiz biliyoruz. Maalesef iletişimcilerle yeterince çalışmadığımızı da biliyoruz.
İletişim fakültelerinden mezun olanların tamamını medya sektörünün aktörleri olarak değerlendirmek de doğru değil. Hastanelerin, belediyelerin, meslek odalarının, şirketlerin, özetle tüm kurumların iletişimcilere çok ihtiyacı var. Son dönemde iletişimcilerle çalışan şirket ve kurumlar artıyor; ama yetersiz.
Türkiye’nin en büyük, en köklü eğitim kurumları arasında yer alan Çukurova Üniversitesi’nde (ÇÜ) ‘İletişim Fakültesi’ çok geç açıldı. Özellikle yazılı medyanın Türkiye’deki önemli merkezlerinden biri olan Adana’da böyle bir fakülteye geç kavuştuk. Ama gerek ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar'ın gerekse bu fakültede görev alan akademisyenlerin özverili çabaları bölgemize etkin bir iletişim fakültesi kazandırılmasını sağladı.
Refleks Gazetesi olarak alanımızdaki bu eğitim kurumuyla işbirliğine özen gösteriyor, projelerine destek olmaya çalışıyoruz. Ben bölgemizdeki şirketlerin ve kurumların da ÇÜ İletişim Fakültesi ile yakınlaşmasının, etkileşiminin taraflara değer kazandıracağına inanıyorum. O yüzden hangi sektörden olursa olsun şirketlerimizin bu eğitim kurumuyla tanışmasını, etkileşime geçmesini öneriyorum.
ÇÜ’DE ‘İLETİŞİM ARAÇLARI MÜZESİ’
ÇÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hatice Çubukçu’nun emeklilik törenine katıldım. Fakültenin kurucu akademisyenleri arasında yer alan Prof. Çubukçu’nun eğitim ve yöneticilik hayatı anlatıldı. Gerçekten çok etkilendim. ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Kibar’ın da hazır bulunduğu törende ailesi, akademisyen arkadaşları ve öğrencileri Prof. Çubukçu’yu anlattı. 3 çocuk annesi Prof. Çubukçu’nun henüz 20’li yaşlarda yurtdışı deneyimi, adeta çocuklarıyla birlikte geçen eğitim süreci, yöneticiliği, görev aldığı projeler hayli ilgi çekici.
Emeklilik töreninde birçok kişi Prof. Çubukçu’nun yöneticiliği sürecindeki demokratikliğine vurgu yaptı. Fakülte kurulunun çok etkin çalışmasına katkı sağladığını, eleştirilerden yararlandığını, alınan her kararı ilgilileriyle birlikte uzlaşarak aldığına vurgu yaptılar. Açıkçası Prof. Çubukçu’nun bu özelliğinin sık tekrarı beni düşündürdü. Kurum ve kuruluşlar olarak olması gerekenden uzaklaştığımızı, demokratik davranışın artı özellikmiş gibi sunuluyor hale gelmesinden rahatsız oldum. Bu duruma içerlenmem uzun sürmedi. Yerini mutluluk aldı. Prof. Çubukçu’nun üniversitemize kazandırdığı ‘İletişim Araçları Müzesi’ni ziyaret ettim. Prof. Çubukçu’nun gayreti ve bağışçılarla ortaya çıkan bu müze de güzel bir kazanım olmuş. Teknolojinin iletişim araçlarındaki gelişimini yerinde görebilme imkânı sunan müzede eski radyolardan fotoğraf makinelerine, daktilolardan film makinelerine birçok materyal sergileniyor. Elbette bu müze daha da geliştirilebilir. Bence geliştirilmeli de. Bunun için kurumlara ve şirketlere buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Telgraf makinesinden faksa, manyetik telefonlardan artık kullanmadığımız tepegözlere kadar elinizde ne varsa ÇÜ İletişim Fakültesi’nin ‘İletişim Araçları Müzesi’ne bağışta bulunun. Adana’nın zengin içerikli bir değere daha sahip olmasına katkı sağlayın. Bir eğitimcinin asla emekli olmayacağına, daima çevresine ışık saçmaya devam edeceğine inanan biri olarak Prof. Dr. Hatice Çubukçu’ya hayatının bu yeni döneminde sevdikleriyle birlikte huzurlu, sağlıklı nice yaşlar temenni ediyorum.
KOSGEB ADANA’YA ‘HAYIRLI OLSUN’ ZİYARETİ
KOSGEB’in girişimciliğin ve KOBİ’lerin gelişimine destek veren kamu kuruluşları arasında önemli bir yeri var. KOSGEB’den etkin yararlanan şehirlerde ekonomik hareketlilik var.
KOSGEB’in son dönem destek yöntemleri de hayli gelişti. Yenilikçi şirketler, iş fikrini özümseyen girişimciler için KOSGEB’in destek enstrümanları çoğaldı, miktarları artırıldı. O yüzden bu kurum iş dünyası için daha da önem kazandı. Bu çerçevede en önemli unsurlardan biri de kentlerdeki KOSGEB’lerin yöneticileri.
Son dönemde KOSGEB Adana İl Müdürlüğü’nde yönetici değişikliği sık yaşandı. Elbette nedenini bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey var. KOSGEB Adana İl Müdürlüğü görevine getirilen Mehmet Eren, hem kurumun içerisinden geldiği hem de sahada projeleriyle tanındığı için iş dünyası tarafından hemen benimsendi.
Önceki gün Girişimcilik Ekosistemi Derneği (GED) olarak yönetim kurulu üyemiz ve başarılı girişimci Gürtan Ergene ile Mehmet Eren’e ‘Hayırlı olsun’ ziyaretinde bulunduk. Ağırlıklı olarak inovatif girişimciliğin geliştirilmesine yönelik yeni dönemde yapacağımız çalışmalardan bahsettik. Çok verimli bir sohbet oldu. Ayrıntıları bu kurumla gerçekleştireceğimiz faaliyetlerde gün yüzüne çıkacak.
YORUMLAR