Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevinden sonra Ordu’ya Büyükşehir Belediye Başkanı olan Dr. Hilmi Güler, birçok kurumda edindiği deneyimini memleketi Ordu’ya adeta nakış gibi işliyor. Göreve geldiği 30 ayda yerel yönetimin bildik hizmetlerinin yanına çikolata markası çıkarmaktan, gençlerin roket projesine desteğe varıncaya kadar ilginç projeler ekleyen Güler, Ordu’yu Türkiye’nin en güzel ama en gelişmiş şehirlerinden biri yapmayı hedefliyor.
Adanalı Vali Tuncay Sonel’le Ordu’yu adeta abi-kardeş ilişkisiyle yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler, ekonomi gazetecileri ve yatırımcıları memleketinde ağırladı. Yazarımız Mehmet Uluğtürkan’la birlikte katıldığımız iki günlük Ordu ziyaretimizde görebildiklerimizi yazdım. Ordulu olan Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak mihmandarlığındaki ziyaretimiz ilginç notlar ve anekdotlarla dolu… Yazımı okuyunca ‘istenirse’ yerel yönetimin neleri başarabileceğinin öyküsünü yaşayacaksınız…
ALTYAPIYA ORDU MODELİ
Ordu’nun yüzölçümü İstanbul’dan büyük.
Bu yüzden yerel yönetimin altyapıda işi kolay değil.
Üstelik, iklim çetin.
Yağmur, dağlardan ne varsa toplayıp hırçın Karadeniz’e indiriyor.
Dün var olan yol, heyelanla bugün ortadan kaybolabiliyor.
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler, tanıdık bir sima.
Onu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı olarak tanıdık.
ODTÜ Metalürji Mühendisliği mezunu. Bor madenini Türkiye’nin gündemine taşıyan isim.
Makine ve Kimya Enstitüsü Kurumu, Etibank gibi kurumlarda yaptığı üst düzey görevler kendisine önemli deneyimler kazandırmış.
Siyaseti, devleti biliyor.
Yerel yöneticiliğe de çabuk alışmış. Birlikte Ordu caddelerini dolaştık. “Sayın Bakanım” diyerek gelip sarılan da var, “Ne haber Hilmi Abi” diye gelip selamlaşan da…
Yüzünde hep tebessüm.
Ne diyorduk?
Ordu’nun yüzölçümü büyük, iklimi çetin.
Dr. Güler, bakmış altyapıda ihaleyle, müteahhitle işin içerisinden çıkılmıyor.
Geçtiğimiz aylarda içerisinde greyder, yol silindiri, dozer, kamyon bulunan 130 ekipman almış.
Şimdi altyapı hizmetlerini ihalesiz kendileri yapıyor.
Kaynaklar doğru kullanılıyor, Ankaralı kamu müteahhitleri yok. Orduluya istihdam doğuyor.
Belediye kazançlı, Ordulu mutlu.
YAĞMUR SULARI BİRİKTİRİLİYOR
İklim değişikliği heyelandan sele felaket getiriyor.
Dereleriyle ünlü olsa da Ordu’nun su sorunu var.
Ordu’nun yağmurlu gün sayısı fena değil. Ama gelin görün ki yağmur bir var bir yok. Yağan yağmur dağlardan hışımla Karadeniz’e iniyor.
Ordu Büyükşehir Belediyesi, bir karar almış. Yeni yapılan her bina, zeminine koyacağı bir depo ile çatıdan akan yağmur suyunu biriktirecek. Yazın bu sular, konutların bahçesinde ve peyzaj çalışmalarında kullanılacak.
Bu uygulama Türkiye’nin her şehrinde uygulanamaz mı?
BELEDİYEDEN ‘HAYVAN OTELİ’
Ordu’nun nüfusu 765 bin.
Bir bu kadar Ordulu da İstanbul’da yaşıyor.
İstanbul’da yaşayan kadar da yurtdışında var.
Yeşille mavinin harman olduğu, dağlarda elin buluta değdiği şehri kim sevmez?
Dünyanın neresinde olursa olsun Ordulu yaz aylarını eylüle sarkan fındık hasadına kadar memleketinde geçirmek istiyor. “İneğim de yanımda olsun; taze süt, ayran içeyim; tereyağı, yoğurt diyeyim” diyor. Ama sonbaharda gurbet var.
İnek ne olacak?
Ordu Büyükşehir Belediyesi bunu da düşünmüş.
Dinlenen, fındığını hasat eden Orduluya gurbet yolu görününce ineğini ‘Büyükbaş Hayvan Bakım Oteli’ne teslim ediyor. Sigortalanan ineğin süt geliri konaklama bedelinden düşülüyor. Yazın ineğini teslim alan Ordulu cüzi bir bedel ödüyor.
İsteyen ‘Hayvan Oteli’nden kiralık inek de alabiliyor.
Herkes mutlu.
TÜRKİYE’DE KANO VE YELKENİN YENİ MERKEZİ
Ordu’yu ziyaret edenler deniz seviyesinden 500 metre yukarıdaki Boztepe’ye dakikalar içerisinde ulaşabiliyor. Üstelik bu ulaşım sadece yolla değil. Tercih eden, teleferiği de kullanabiliyor.
Ordu’ya sadece Boztepe’den şehri seyretmek için bile gidilebilir. Gündoğumu, günbatımı muhteşem. Turuncudan laciverte her rengin her tonu büyülüyor. Seviyor ya da yüreğiniz yetiyorsa yamaç paraşütü deneyebilirsiniz ama paraşütçülerin gökyüzünde süzülmelerini izlemek bile ayrı keyif.
Dağlarda trekking varsa denizde ne var derseniz…
Denizin doldurularak yapıldığı Ordu-Giresun Havalimanı’nda uçuş sayısı her geçen gün artıyor. Bu havalimanının yanında 1100 metrelik bir iç göl atıl kalmış.
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler, burayı nasıl değerlendirelim diye düşünmüş. Yer, ‘Durgun Su Sporları Merkezi’ne dönüştürülmüş. Uluslararası müsabakaların yapılabileceği bir tesis kurulmuş. 350 kişilik tribün, başlangıç bitiş kuleleri, prototip yüzeriskeleler, kayıkhane, dükkânlar, bisiklet yolu derken ortaya muhteşem bir yerleşke çıkmış.
Bu tesisler, Ordu’yu Türkiye’de kano ve yelken sporlarının merkezi yapacak.
Ordu, bu merkezle bir taraftan turizm gelirini artıracak, diğer taraftan şehrini güzelleştirecek, gençlere sporu sevdirecek.
İstenince neler olmaz ki…
ORDU ÇİKOLATASI ‘KYBELE’Yİ BİR YERE NOT EDİN
Ordu, gelirinin önemli bölümünü tarımdan sağlıyor.
Elbette, lokomotif ürün dünyaca ünlü fındık.
Türkiye’de fındık üretiminin yüzde 35’i Ordu’da gerçekleştiriliyor.
Fındığın gölgesinde kalıyor ama Ordu, bal üretiminde Türkiye birincisi. Son yıllarda kivi üretimi de yükselişte.
Fındık, çikolatanın ana girdilerinden biri. Ordu’nun 160 milyon dolarlık fındık ihracatı fena değil. Ama dünyanın en lezzetli fındığını üretip dünyaca ünlü bir çikolata markası kadar ciro elde edemiyor olmak üzücü.
“Ordu’dan neden bir çikolata markası çıkmıyor?” sorusu yıllardır herkesin gündeminde.
Ordu’dan bir çikolata markası çıkarma konusu çok konuşulmuş. Dr. Hilmi Güler, bakmış hiçbir girişimciden somut adım yok, örnek olsun diye kolları sıvamış.
Ordu’daki antik Kurul Kalesi’nde bulunan M.Ö. 2’nci yüzyıla ait bereketi sembolize eden Kybele, çikolata markası yapılmış.
‘Kybele’ çikolata tesisinde genç gıda mühendisi ve işletmeciler harıl harıl çalışıyor.
Ekvator’dan gelen kakao, Ordu’nun muhteşem lezzetteki fındığıyla buluşturuluyor. Ordu balı, dağ çileği, böğürtlen gibi Karadeniz bitkileriyle formülize edilen çikolatanın tadına bayıldık. Katkısız, tatlandırıcısız ve şekersiz çikolata Ordu’da açılan iki mağazada satışa sunuluyor.
Kybele’yi yakında tüm Türkiye’de mağazalarıyla görürseniz şaşırmayın.
ORDU’NUN ADANALI VALİSİ
Ordu Valisi Tuncay Sonel…
Tunceli’de adından ‘Efsane Vali’ olarak bahsettiren Vali Sonel’le bir de aynı üniversiteden olduğumuzu öğrenince sohbetin seyri Adana ve İstanbul Üniversitesi oldu.
Kapısı hep açık. 7’den 70’e Ordulularla iç içe. Pratik, çözümcü.
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler’le adeta abi-kardeş ilişkisi kurmuşlar. Şehri ahenkle yönetiyorlar.
Vali Sonel’e ‘Karadeniz – Akdeniz Yolu’ projesinin tamamlanması durumunda Ordu’dan Adana’ya kısa sürede gelebileceğini hatırlatıyorum. Tebessüm ederek projenin 15 kilometrelik bir yol yapımı sonrası tamamlanacağını söylüyor.
Bu gerçekten hem Adana’nın Ordu’ya, dolayısıyla Karadeniz ve Rusya pazarına hem de Ordu’nun Mersin Limanı’na, dolayısıyla Akdeniz’e, yani Ortadoğu pazarına daha kolay ulaşması anlamına geliyor.
Vali Sonel, Sarıçam’daki annesini, bir de Adana kebabını özlüyor. Aklı, Adana Demirspor’da…
GİRİŞİMCİ DENİZ, ORDU’YU TÜRKİYE’NİN SÖRF MERKEZİ YAPMAYA KARARLI
Gazeteci dostlarla Ordu ziyaretimizin ev sahibi Ordu Büyükşehir Belediyesi’ydi ama organizasyonun hamisi Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’tı.
Perşembeli Toprak, İstanbul’dan yeryüzü cenneti Ordu’ya göçer mi bilmem. Ama oğlu Deniz’i adında olduğu gibi deniz büyülemiş.
Deniz, Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümünü bitirdikten sonra uluslararası bir şirkette işe başlamış. Çok sevilmiş, şirket, Deniz’i üst düzey yöneticiliğe hazırlıyormuş.
Ama Deniz, CEO olmak yerine hobisi sörf üzerinde yükselmeyi tercih etmiş.
Bir gün sırt çantasını alıp Sri Lanka’ya gitmiş.
Sonrası tam bir girişimcilik öyküsü.
Sri Lanka’da sörf okulu, butik otel ve restoran kurmuş. Kurduğu Mellow Hostel adını verdiği merkez büyük ilgi görmüş. Her şey yolunda giderken 2020 yılında pandemi işleri sekteye uğratmış.
Deniz, “Bir yıl sabredebilir, yola devam edebilirdim ama neden bu birikimimi memleketim Ordu’ya yatırım olarak taşımayayım ki?” demiş.
Düşüncesini Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler’le paylaşmış.
Karadeniz’in hırçın dalgaları, Dr. Güler’in vizyonuyla buluşunca fikir kısa sürede hayata geçirilmiş.
Gezimiz esnasında Deniz Toprak’ın gençlere sörf kursu verdiği kıyıyı da ziyaret ettik.
Onlarca sörf öğrenen kız çocuklarını gördüğümde gözlerim doldu.
Bu çocukların birçoğu Türkiye’ye sörf ödülleri getirecek.
Memleketini seven, hayalinin peşine ısrarla düşen bir girişimcinin bir şehri, bir ülkeyi nasıl güzel geliştirebileceğini gördüm.
Deniz, sevdiği işini memleketinde yatırıma dönüştürdüğü için mutlu. Başkan Dr. Güler, şehrine bir turizm enstrümanı daha kazandırdığı için mutlu. Sörf yapan gençler mutlu.
Baba Celal Toprak, anne Nalan Toprak oğullarına Sri Lanka’dan daha yakın oldukları için mutlu.
ORDU’DA ROKET GELİŞTİRİLİYOR!
Başkan Dr. Hilmi Güler’in ‘Ordu’ sunumunu danışmanı Asım Suyabatmaz yaptı.
Sunumdaki bazı sayfalar sanırım en çok beni heyecanlandırdı. Uzun yıllar Türkiye’de doğru girişimcilik ekosisteminin çalıştırılmasına katkı koyan biri olarak bir yerel yönetimin ‘isterse’ girişimcilikte neler yapabileceğini Ordu’da gördük.
Başkan DR. Güler; enerji, yüksek teknoloji ve yazılımın Ordu’nun geleceği olacağının farkında. Ordu’ya; ‘deneyim’, ‘araştırma’, ‘verimlilik’, ‘eğitim’ ve ‘ticaret’ kelimelerinin baş harflerinden oluşturdukları ‘DAVET’ adlı bir merkez kurmuşlar. Başta genç girişimci adayları olmak üzere iş fikri olan Ordulu, bu merkezden kendine yer bulabiliyor, burayı ofis olarak kullanabiliyor. Bu merkez eğitim veriyor, yönlendiriyor.
Meyveler alınmaya başlamış bile. Şimdi size “Ordu’da roket üretimiyle ilgili ar-ge yapılıyor” desem şaşıracaksınız. Ben şaşırmadım zira sunumun bir önceki sayfasında belediyenin gençlere kodlama eğitimi verdiğini, dijital oyun yazarlarına destek verdiğini, su sayacı ürettiğini, belediyenin gereksinim duyduğu yazılım programlarını iştirakçi şirketle bünyelerinde yaptırdıklarını, ‘Biyoinovasyon Merkezi’yle tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğinden dikey tarıma, ata tohumu geliştirmekten sözleşmeli tarıma kadar somut adımların atıldığını, Aktif Karbon Üretim Tesisleri’ni faaliyete geçirdiklerini, tekne imal ettiklerini öğrendim.
Ne diyeyim… Darısı her belediyenin başına bir Hilmi Güler…
KIYILAR HALKIN, YASON BURNU HEPİMİZİN!
Güneşi, Yason Burnu’nda batırdık.
Yason Burnu’nda bir akşam çayı içmek bile Ordu’ya gitme sebebi için yeterli.
Denizin lacivertinden başlayarak gökyüzüne doğru kaç renk, kaç ton sayabildim, hatırlamıyorum. 2 bin 300 yıllık antik liman ve balık üretme havuz kalıntılarının ve sade mimarisiyle göze çarpan kilisenin bulunduğu Yason Burnu’nda dalış turizmi için de hazırlık yapıldığını öğrendim.
Dr. Güler’in başında bulunduğu yönetim, Yason Burnu dâhil kıyıların tamamının halkın hakkı olduğuna inanıyor. Bu çerçevede Altınordu’da kıyıya Dr. Güler’den önce yapılan 17 katlı ve 280 daireli bir binanın mahkeme kararıyla yıkıldığını belirtmeden geçemeyeceğim.
YORUMLAR