Zeytin
ve zeytinyağında sessiz sedasız ama uluslararası arenada ödüller ala ala
büyüyen bir markamız var: Silisya… Markanın adı ilkçağda ‘Çukurova’ya verilen
isimden geliyor.
Silisya Koordinatörü Bünyamin Eşelioğlu, “Sizi zeytin bahçemizde ağırlamak istiyoruz” deyince temmuz sıcağını da göz önünde bulundurarak ‘Akşamüzeri olabilir mi?’ dedik, uygun buldular. Adana-Kozan yolunu izleyerek yaklaşık 20 kilometre sonra ulaştığımız zeytin bahçesine geldiğimizde havada güzel bir esinti vardı. Bizi karşılayan Silisya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Oğuz Eskiyörük, söze ‘Zeytin esintiyi sever’ diyerek başladı.
HUKUKÇU GİRİŞİMCİ
Eskiyörük
aslında avukat. Ama birçok Adanalı gibi çiftçi çocuğu… Mesleğini icra ederken
bir arkadaşı 8 yıl önce zeytinle tanıştırmış. Tanışıklık, o tanışıklık… Önce
Adana’da 40 dönüm, ardından Mersin-Mut’ta 150 dönüm toplamda on binlerce ağaçla
zeytincilik başlamış. Ardından yağ ve sofralık zeytin üretimi için ‘Silisya’
markası gelmiş.
Bugün ‘Silisya’, zeytinyağı ve zeytin ambalajları hem girişimci Eskiyörük’ün bahçesinden hem de yine kendisinin özenle seçtiği bahçelerden ‘titizlikle’ hasat edilen ürünlerle dolduruluyor. Titizlikle diyoruz, çünkü Eskiyörük, zeytin ağaçlarına daima bir bebek hassasiyetiyle bakılması gerektiğini anlatıyor. Tabii hasadının da hem ağacın hem zeytinin incitilmeden yapıldığını anlatıyor. Öyle ki hasat, günün ilk ışıklarıyla başlıyor ve güneş tepeye çıkmak üzereyken bırakılıyor. Zira yarım saat geç kalınmasının bile zeytinde asit oranını artırdığını hatırlatıyor Eskiyörük. Ayrıca hasatta asla makine kullanılmıyor. Hepsi elle tek tek toplanıyor. Toprağa düşen tek bir zeytin bile alınmıyor. Çünkü öğlen güneşine maruz kalınca asidi artan zeytin aynı hassasiyeti toprakla temas ettiğinde de gösteriyor. Tek tek elle toplanan zeytinler soğuk sıkma yöntemiyle zeytinyağına dönüşüyor.
SİLİSYA MÜPTELALARI VAR
Silisya’nın Adana’daki bahçesinde ‘Gemlik’ türü sofralık zeytin yetişiyor. Mut’taki bahçede ‘Ayvalık’ ve ‘Arbequina’ cinsler de zeytinyağı oluyor. Tabii sadece buradaki bahçeler yetmiyor. Eskiyörük, iklimi ve yetiştirilmesi kendi bahçesi ile benzerlik taşıyan bahçelerdeki zeytinleri de ‘Silisya müptelaları’ için işliyor. Ama yine aynı hassasiyet gösterilerek… ‘Müptelaları’ dedik; çünkü son yıllarda Adana, Mersin ve Kapadokya Bölgesi başta olmak üzere zeytin ve zeytinyağında ‘Silisya’ tercih eden önemli bir kesim ortaya çıktı. Güzel yemek yapmasıyla da tanıdığınız ortağım Mehmet Uluğtürkan da son 4 yıldır ‘Silisya’ dışında zeytinyağı kullanmadığını da hatırlatmam gerek.
KALİTE YÜKSEK KAPASİTEDEN
ÖNEMLİ
Eskiyörük,
“Hiç daha yüksek kapasite düşünmedim” diye söze devam ediyor. Amacının daima
daha kalitelisi olduğuna vurgu yapıyor. Bu durum, ulusal ve uluslararası
yarışmalarda da kendini gösteriyor. Silisya, alanıyla ilgili ilk yarışmaya
2014’te Japonya’da katılıyor. Ancak bu yarışmada ödül gelmiyor.
Eskiyörük, çok iddialı olarak hazırlandıkları yarışmadan hiçbir ödül alamayınca üzülüyor. Jüri başkanına bir mail atıyor. ‘Ödül bekliyorduk’ diye sitem ediyor. Jüri başkanı, her katılımcının ürünü için neden kaybettikleri konusunda rapor gönderildiğini, kendisine de kısa süre sonra bu raporun ulaşacağı bilgisini veriyor. Bir süre sonra rapor geliyor. Birkaç düzeltilmesi gerekenle birlikte Silisya Zeytinyağı’nın bulunduğu şişenin kapak mantarının kaliteli olmadığı, mantarın yağla oksijeni buluşturmaması gerekirken bu görevi yapmadığı ve kötü tadının yağa bulaştığı bilgisi geliyor. Bu eleştirileri değerlendiren Silisya ekibi 2015’te Türkiye’de altın madalya alıyor.
ULUSLARARASI ÖDÜLLER PEŞ
PEŞE
Eskiyörük, eksik ve kusurları giderip bir yıl sonra yine Japonya’daki yarışmaya katıldıklarını ve gümüş madalya kazandıklarını anlatırken, “Markalar devamlı daha iyisi üzerine çalışmalı. Aynı kalitede kalmak bile markaları geriye götürür” diyor. Silisya, 2017’de gıda markalarının uluslararası yarış arenası Brüksel’de ‘Üstün Lezzet Ödülü’ alıyor. Bu yıl, yani 2018’de ise Silisya aynı yarışmada hem sofralık siyah zeytinde hem de zeytinyağında ‘Üstün Lezzet Ödülü’nün sahibi oluyor. Tabii ki hak ediyor. Selahattin Oğuz Eskiyörük, son yıllarda Çukurova’da zeytinciliğe verilen önemin meyvesinin bugünlerde alınmaya başlandığını hatırlatıyor ve ekliyor: “Özellikle sofralık zeytinde Adana başta olmak üzere bölgemizin adını dünyaya duyurmaya hazırlanıyor. Çünkü bizde ağaç başına yüksek verim ve lezzet her bölgeyi geçecek düzeyde. O yüzden hasadımızı bayram havasında yapıyor, bölge zeytinciliğini tanıtmaya çalışıyoruz. Bu yıl eylül sonu ekim başı gibi tahmin ettiğimiz hasat dönemini çalışanlarımız, çiftçilerimiz, tüketicilerimiz ve aileleriyle yapacağız. Dileyen herkese elle zeytin toplatacağız. Çocuklar uçurtma uçuracak, sıkmalar pişecek, ayranlar içilecek ve mangallar tütecek” diyor.
DİKİLİ AĞACIM YOK DİYEMEM
Silisya
bahçesinden ayrılırken Eskiyörük, bizlere birer ağaç hediye ediyor. Sadece bu
yıla mahsus mu yoksa ömürlük mü bizim olacak soramadığım ağaca belirleyici
olsun diye kurdele astım. Umarım hasadında orada olurum. Bu arada, “Bu kadar
anlattığın Silisya’nın zeytinyağı ve zeytinine nasıl ulaşacağız?” diyenler için
girişimcimizin kurduğu www.zeytinlimani.com e-ticaret sitesinin adresini
verebilirim. |
YORUMLAR