Yapay
zekâ, makinelerin insan gibi reaksiyon vermesi olarak tanımlanıyor. İnsan zekâsı
karakteristiği bilgisayara algoritma olarak uygulanıyor. Makineden talep edilen
ihtiyaca göre hangi etkiye hangi tavrın sergileneceği kodlanıyor. Ortaya yapay
zekâlı makineler çıkıyor.
Birkaç
yıl öncesine kadar bilimkurgu filmlerinin konusu olan yapay zekâyı artık
kullanıyoruz. Askeri uygulamalarda, bilgisayar oyunlarında, eğlence dünyasında
hayatımıza gireli epey oldu.
Yapay
zekânın bir taraftan daha da geliştirilmesiyle ilgili yarış sürerken, kullanım
alanlarının yaygınlaştırılması yönünde de arayışlar devam ediyor. Çok uzun
yıllar sonra değil, 2020’li yıllarda birçok alanda yapay zekâya sahip makineler
hayatımızda olacak.
Sürücüsüz
kamyonlar, drone’lar… Ev ve ofis temizliği yapan robotlar… En doğru teşhisi
koyabilen dijital doktor asistanları… Dijital trafik polisleri, mali müşavirler,
hatta avukatlar…
Her
sektörün, her şirketin, her bireyin bu yeni duruma hazırlıklı olması gerekiyor.
Özellikle iş dünyasının bu değişimi şimdiden iyi okuması, şirket stratejik
planlarında buna yönelik çalışma alanı yaratması gerekiyor.
Konunun
hazırlıklı olmaktan, strateji belirlemekten daha önemli bir yanı var.
Yapay
zekâ sağlıklı bir bedene ve ileri bir zekâya sahip insanlara ihtiyaç duyar.
Eğer biz yapay zekâyı kurgulayanlar arasında yer almak istiyorsak, bu alanda
çalışanlarımızın zeki ve üstün yetenekli insanlardan oluşması gerekir. Eğer
orta seviye zekâdaki insanlardan oluşan bir grup bunu kurgularsa, başkasının
yapay zekâsıyla dijital köle durumuna geliriz.
Bu
alana ilgi duyan gençlerimiz için ne yapıyoruz? Onların yanında mıyız? Samimi
destekçisi miyiz? Yoksa göstermelik programlar ve desteklerle günleri mi
geçiştiriyor?
Kendi
yerli ve milli yapay zekâmızı geliştirmek zorundayız.
Diğer türlü, başkasının yapay zekâsı ile dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi düşünmüyoruzdur herhalde…
YABANCI PARAMIZLA ÇELİK VERMİYOR
Göreve
yeni başlayan KOSGEB Adana İl Müdürü Mücahit Alper Karcı’ya ‘Hayırlı olsun’
ziyaretinde bulunduk.
Sorumlu
Yazı İşleri Müdürümüz Mehmet Uluğtürkan Refleks Gazetesi’yle, ben de
Girişimcilik Ekosistemi Derneği’nin (GED) çalışmalarıyla ilgili bilgi verdim.
Yeni dönemde KOSGEB işbirliğiyle gerçekleştirmeyi düşündüğümüz projeleri
değerlendirdik.
Karcı’nın
inovatif ve katma değeri yüksek üretim hedefleyen girişimlere ilgisi
dikkatimizi çekti. “Adana, geleneksel girişimcilikten öte farklılık beklediğimiz
bir şehir” diyen Karcı, ‘Stratejik Ürün Destek Programı’nın detaylarını
anlattı.
Program,
Türkiye ekonomisinin sıkıntı yaşadığı bir alanı iyileştirmeye yönelik. İthal
ettiğimiz ürünlerin Türkiye’de üretiminin teşviklendirilmesini hedefleyen
programa sadece cari açığın azaltılma çabası olarak bakmak da doğru değil.
Geçen
hafta makine sektöründen bir sanayiciyle sohbette öğrendim. Gereksinim duyduğu
farklı içerikli bir çeliğin ithalatı için Avrupalı bir firmaya sipariş vermiş.
Gelen yazıda, ‘Bu çeliğin Türkiye’ye ihracat izni bulunmamaktadır’ yazıyormuş.
Yani
üretemediğimiz için doğan cari açıktan vazgeçtik. Ortada çok ciddi bir sorun
var. Ülke olarak etrafımızı nelerin sardığı gözler önünde. O yüzden yerli ve
milli ürün geliştirme sürecimize önemli katkı sağlayacağını düşündüğüm
KOSGEB’in ‘Stratejik Ürün Destek Programı’nı her şirketimizin değerlendirmesi
gerektiğine inanıyorum.
Programın
içeriği çok net… Kimyasaldan ilaca, cephaneden elektroniğe ithal ettiğimiz
malzemeleri üretme kararı alan KOBİ, bir büyük işletmeyle işbirliği yaparsa 5
milyon liraya kadar harcamalarına yüzde 70’i geri ödemesiz, yüzde 30’u geri
ödemeli destek alabilecek. Hatta program çerçevesinde yerli ürün tercih
edilmesi durumunda geri ödenecek bölümün yüzde 15’e düştüğü bilgisini de
paylaşmam gerek.
Proje
başvurularının 31 Mart 2018’e kadar kabul edileceği programla ilgili detay
bilgi www.kosgeb.gov.tr web sitesinden alınabilir. KOSGEB’le birlikte meslek
odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve ar-ge ve tasarım
merkezlerinin üye ve paydaşlarına bu programı iyi anlatması gerektiğine
inanıyorum. |
YORUMLAR