Yıl
1999… Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) önüne bir rapor geldi. Akdeniz’de gemi
yapım, bakım ve onarımına yönelik tersane bulunmayışı ülke güvenliği açısından
bir zaaftı.
MGK’nın
belki kayıtlara ‘gizli’ olarak geçen bir endişesi daha vardı. 1999 depremi acı
bir gerçeği hatırlatmıştı. Türkiye’nin tersanelerinin yüzde 90’ı birinci derece
deprem kuşağındaydı. Hızla bir alternatif geliştirmek gerekiyordu.
MGK,
bu yönde hazırlanan raporları da değerlendirerek Taşucu Seka Limanı’nın bir
bölümünün tersane alanı olarak belirlenmesi tavsiye kararını aldı.
Karar
ilk olarak, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni endişelendirdi. Buradaki tersanelerle
birlikte Yunanistan da Akdeniz’deki stratejisi gereği Türkiye’nin Doğu
Akdeniz’deki tersane kararından huzursuzluk duydu. Gemi sektörünün dünyadaki
etkin ülkeleri Malta ve Hırvatistan da kaygılandı.
Karar
alınmıştı… Özelleştirme İdaresi, Seka Limanı’nın 87 bin metrekarelik bölümünü
tersane alanı olarak ihaleye çıkardı.
Ülkenin
bu yatırıma, hem güvenlik hem ekonomik anlamda ihtiyacı vardı. Mersin Deniz
Ticaret Odası (MDTO) başta olmak üzere kamu yararı gözeten kurumların hissedar
olduğu ‘Mersin Ortak Girişim Kurulu’ bölgeyi tersane yatırımlarını
gerçekleştirmek üzere 2003 yılında devraldı.
Bundan
sonraki süreç, Yunanistan’ın, Güney Kıbrıs’ın, Malta’nın, yani Türkiye’nin bu
sektörde gelişmesini istemeyen herkesin kaygılarını ortadan kaldıracak şekilde
gelişti.
2004’te
Taşucu Belediyesi, perdeyi ‘Tersane istemiyoruz, çevreye zarar verir’le açtı.
Avrupa’nın
gelişmiş ülkeleri tersaneleri birinci sınıf tarım alanlarına, kent merkezlerine
kurup işletiyordu. Alman Heinrich Böll Vakfı, bizi kendi halkından daha çok
seviyordu (!). Hemen gelip tersaneye karşı çıkanlara maddi manevi destek verdi.
Uzatmayalım.
2003 yılından beri sanayi alanı içerisinde yer alan bu bölgeye tersane
yapılmaması için büyük bölümü limandan dolayı betonla kaplı alana tarım arazisi
dendi. ‘Burada rüzgâr fazla esiyor, olmaz’ raporu sunuldu. Sulak alan bahanesi
yapıldı. “Bu, 87 dönümde antik kent kalıntısı olabilir, soyu tükenen kaplumbağalar
buraya gelebilir” dendi. “Belki kuşlar burayı beğenir, ilerde cennet yaparlar”
diyen oldu.
MDTO
tam 14 yıldır tezleri çürütmek, dava süreçlerini takip etmekle mesai harcıyor.
Geçen
hafta MDTO Genel Sekreteri Korer Özbenli, MDTO Başkan Yardımcısı Halil Delibaş, MDTO Basın Sorumlusu Esra Kayadelen, MDTO Basın Danışmanı Ali Adalıoğlu ile Doğu
Akdeniz’de tersane sektörünü konuştuk.
Taşucu’nda
tersane yatırımıyla ilgili süreçte yaşananlar yüzlerce sayfalık roman olabilir.
Ama
ben son 10 yılda bölgede 50’ye yakın sektörün, dolayısıyla Türkiye ekonomisinin
ne kaybettiğini yazayım. 2003’te yatırım başlamış olsa, 2007’de ürettiğimiz
gemileri suya indirmeye başlayacaktık. Bu yatırım en az yıllık 50 milyon
dolarlık işlem hacmi doğuracaktı. Dolayısıyla geçen 10 yılda 500 milyon
dolardan olduk.
Şimdi
hangi aşamada diye merak edenler olabilir. Hâlâ ÇED sürecinin tamamlanması
bekleniyor. |
YORUMLAR