Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Atila Menevşe, odanın mayıs ayı olağan meclis toplantısında kent
ekonomisinin yeniden güçlü günlerine döndüğünü açıkladı.
Tabii ki bu söylemini
verilere dayandırdı.
İhracatın bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 5,4 arttığına, karşılıksız çek oranının azaldığına ve
Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki enerji tüketiminin geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 4 yükseldiğine vurgu yaptı.
Elbette sıralanan bu olumlu
veriler bir kentin ekonomide iyiye gidişini gösteriyor. Adana’nın potansiyeli
göz önüne alındığında yükselişin oranı arzu edilir değil.
Bir kentin ekonomik yükselişini
en net, ‘Gayri Safi Yurtiçi Hâsılaya
(GSYİH) Katkı’ tablosu ortaya koyar.
Adana, sıralaması değişse de
her zaman Türkiye’nin hâsılasına katkı koyan ilk 10 kent arasındadır.
Bu alanda hesaplamanın tamamlandığı
2004-2014 yılları arasındaki tabloyu iyi irdelemek lazım. İlk 10 arasında yer
alan Ankara, İzmir, Antalya ve Mersin’in GSYİH’ye katkılarında gerileme var. Bu
yıllarda göçten, teşvik mağduriyetinden, yerel yönetim beceriksizliğinden,
lobisizlikten kaynaklanan tabloya rağmen Adana, ekonomisini büyütmeyi başarmış.
GSYİH sıralamasında 8’inci sırada yer bulan Adana, Türkiye hâsılasının yüzde
2’sini sağlıyor. İkinci sıradaki Ankara’nın yüzde 9’la katkı sağladığını göz
önüne alırsak, Adana’nın artış içerisindeki yüzde 2’lik verisi hiç fena değil.
Bu çerçevede sürekli reklamı
yapılan Gaziantep’in 1,7 ile 10’uncu sırada yer bulabildiğine dikkat çekmekte de
fayda var.
Adana ekonomisinde bir başka
iyiye gidiş işareti sektörel gelişme trendi.
Adana, hesaplamanın yapıldığı
son 10 yılda GSYİH’ye tarım ve hizmetler sektöründe aynı oranda katkı sağlamış.
Ancak sanayideki pay yüzde 1,8’den 2,1’e çıkmış. Adana, bu yükselişiyle
Türkiye’nin 8 büyük sanayi kentinden biri.
ATO Başkanı Menevşe,
ihracattaki artışa dikkat çekiyor. Ama daha ön plana çıkarılması gereken
teknoloji seviyesindeki değişiklik…
Örneğin, 2015 yılında ihraç
edilen ürünlerin yüzde 10’u yüksek teknoloji ürünlerini içerirken bir yıl sonra
aynı oran yüzde 11’e yükselmiş. Yine ihracat yapısında orta yüksek teknoloji
ürünlerin oranı artmış.
Adana, ekonomik büyümede daha
iyi bir performans yakalayabilir mi?
Elbette yakalar.
Ancak bu çerçevede öncelikle morale
ihtiyaç var. Adana için ‘Öldük-bittik’
demek yarar sağlamıyor. Motivasyonsuzluk yatırımcı kaçırıyor. Kentin geleceğine
güven azalınca girişimci Adana’dan uzaklaşıyor.
Sadece moralleri yüksek
tutarak da ekonomik büyümeyi ya da söylendiği gibi ihtişamlı günleri (!) yakalayabilmek mümkün değil. Kentin bazı mega
projeleri hayata geçiriyor olması şart.
Geçen hafta
gerçekleştirdiğimiz 5’inci Refleks Lokomotif Ödülleri Töreni’nde Esra Özden’in açılış konuşmasındaki
altı çizilecek konuları tekrarda fayda var.
Ne demişti Özden:
- Biraz kamu desteği, biraz ilgi bu coğrafyayı ikinci Marmara yapabilir.
- Ceyhan’ı petrokimya sektörünün dünya üssü
yapabilirdik, yapamadık.
- Tarımda katma değer yaratacak tohumdan gen
teknolojisine bir üs olabilirdik, olamadık.
- Binlerce yıllık şehirleri toprak altından çıkarıp
dünya turizmine açabilirdik, açamadık.
- Avrupa ve Ortadoğu’nun ihtiyaçlarına yönelik meyve,
sebze, bakliyat, çiçek hal kompleksini Adana’ya kurabilirdik, olmadı.
- Akdeniz kıyılarının en gelişmiş tersanelerini kurabilir, dünya gemi inşa ve onarım sanayiinin merkezi olabilirdik, olamadık.
Yükselişimizin ağır ve küçük
oranlarla değil, hızlı ve Adana’ya yakışan oranlarla gerçekleşmesini
istiyorsak, moralle birlikte mega yatırımlara ihtiyacımız var. |
YORUMLAR