Türkiye, üretimi artırmadığı sürece ekonomide hep sıkıntı yaşayacak.
Üretmedikçe ne cari açığımız kapanacak ne enflasyonumuz inecek ne işsizliğimiz azalacak.
Şimdi yazacaklarımı okuduğunuzda ne söylemek istediğim daha net anlaşılacak.
Yer, Karakışlakçı…
Torosların Anadolu yakasında bir köy… Ancak, ‘Büyükşehir Yasası’ ile şu an statüsü mahalle…
Yılın yarısında karın hiç eksik olmadığı dağların eteğindeki bu eski köy, yeni mahalle bozkırdı.
Bahar aylarında eriyen karlar sel olup akıyor, köy sürekli susuz yaz yaşıyordu.
Sadece kısmen hayvancılığın yapılabildiği yeşilden mahrum köyde gençler mecburen çalışmak için gurbete gidiyordu.
2006’da bir gelişme yaşandı.
Devlet, eriyen karlar için gölet yaptırdı. Ve bu göletten sulama sistemiyle zirvenin eteklerinde bulunan köylere su taşındı.
Bozkır suyla buluşturulunca Karakışlakçılılar, köylerini meyve ağaçlarıyla donattılar. Yeşile bürünen köyde hayvancılıktan ibaret gelire arıcılıktan ve meyvecilikten de gelir sağlanmış oldu.
Karakışlakçılılar mutluydu. Çalışmak için köyü terk eden sayısı azalmıştı.
Ancak Karakışlakçı Mahallesi Muhtarı Harun Yetkin arayıştaydı. Hedefinde, katma değeri daha yüksek üretime geçip köyün gelirini artırmak vardı.
Bir gün televizyon izlerken çilek yetiştiriciliğinin anlatıldığı programa takıldı.
Acaba bin 500 rakımlı Karakışlakçı’da çilek yetişir miydi?
2013 yılında bir miktar fide getirip denedi.
Torosların kar suyu, bol oksijen, bereketli toprak, gülümseyen güneş ortaya görüntüsü ve aromasıyla muhteşem çilekler sunmuştu.
Bir yıl sonra Adana Tarım İl Müdürlüğü desteğiyle 5 dekarlık çilek ekimi yapıldı. Sonuç mükemmeldi. Hasat edilen çileğin müşterisi adeta ‘Bağdat’tan geldi.
Üreten Karakışlakçı’nın herkes yanında oldu. Bölgeye gölet kazandırma çerçevesinde büyük emek veren Adana Valisi Cahit Kıraç’ın ardından Adana Valisi İlhan Atış da Karakışlakçı’da çilek yetiştiriciliğinin gelişmesi için önemli destekler verdi. Önceki dönem Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hüseyin Sözlü de Karakışlakçı’nın üretim sevdasına hizmetleriyle katkı sağladı.
Elbette bu sürecin en önemli mimarlarından biri de Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay oldu. Bugün Pozantı’nın bir mahallesi olan Karakışlakçı’nın Türkiye’nin en önemli çilek üretim üslerinden biri haline gelmesinde koordinasyondan tanıtıma kadar her alanda emek veren Çay, ‘Pozantı Çileği’nin değerini bulması çerçevesinde Türk Patent Enstitüsü’ne coğrafi işaret başvurusunda bulunulduğunu da söyledi.
Önceki gün Mustafa Çay’la birlikte Karakışlakçı’ya gittik.
6 yıl önce Karakışlakçı’da 5 dekarla başlayan çilek ekimi alanının 500 dekara çıkmış olduğunu yerinde görme imkânım oldu.
Bugün Silifke’de serada kilogramı 3 liraya satılan çilek, Karakışlakçı’da tarlada 6 liradan alıcı buluyor.
Türkiye’nin dört bir yanına çalışmak için giden Karakışlakçılılar köylerine dönmüş. Yüzler gülüyor. Mahalleden çıkınca Mustafa Çay’a evlerin önündeki otomobilleri gösteriyorum. Hepsi yeni ve üst segment markalar.
Çay, Karakışlakçı’nın çilek öyküsüne çevre mahallelerin de öykündüğünü söyledi. Yani zenginlik etrafa sirayet ediyor.
Yazımın ilk cümlelerini yinelemek istiyorum.
Türkiye, Pozantı’nın Karakışlakçı Mahallesi modeliyle büyüyebilir.
Yani üretimle…
Yani çilek tadında…
YORUMLAR