Farklı sektör temsilcilerini,
meslek odası ve iş dünyası sivil toplum kuruluşu yöneticilerini, mahallemin
bakkalını, memur komşumu dinlerim. Ayrıca iyi bir pazar gözlemcisiyimdir. Bütün
bunlar sonrasında öngörülerimi sıralarım. Arkadaşlarım tahminlerimin genelde
tuttuğunu söyler.
Sanırım o yüzden bu soru en
çok bana soruluyor.
“Piyasayı nasıl görüyorsun?”
Yanıtlarken sadece
gözlemlerimden yararlanmıyorum. Çeşitli istatistiklerden yararlanıyorum. Bu kez
Adana ekonomisiyle ilgili tespitlerimi paylaşmak istiyorum.
O yüzden çarşı pazar
gözlemimle, farklı kesimlerden dinlediklerimle Adana Ticaret Odası’nın (ATO)
aylık yayınladığı ‘Ekonomi Bülteni’ni de örtüştürmeye gayret gösteriyorum.
ATO’nun ‘Ekonomi Bülteni’
yayımlandığı ayın iki ay gerisinin tablosunu aktarmış olsa da, önemli fikir
veriyor. Mart ayı istatistiklerinden çıkardığım notlar şöyle:
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)
verilerine göre Adana’nın ‘Mart İhracatı’ geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,8
azalmış. Yükselmesini beklerken inen istatistik, olumsuzlukta çarpan etkisi
yaratıyor.
Demek ki ihracatımızda gözle
görülür bir sıkıntı var.
Bir diğer önemli istatistik
protesto edilen senetlerde… 2019’un Şubat’ında protesto edilen senet sayısı
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,7. Mart ayı karşılıksız çeklerde artış
oranı geçen yıla göre adette yüzde 78,1, tutarda yüzde 100,3 oranında artmış.
Geçmiş dönemlerle karşılaşıldığında protesto edilen senet ve karşılıksız çekler
tablosu ciddi sıkıntıların yaşandığını gösteriyor.
Bültenin ‘Konut Satışı’
tablosu da yaşanan sıkıntıyı tescilliyor. 2019 yılının Ocak-Mart döneminde bir
önceki yıla göre yüzde 15,6 oranında bir azalış var.
Enflasyon tablosunda bir
önceki yılın aynı ayına göre Mart 2019’da artışın yüzde 21,81 olduğunu da
belirtirsek, mevcut tabloyu tamamlamış oluruz.
İşin özeti, durum iç açıcı
değil.
Yerel seçim uzun bir süre
gündemi meşgul etti. Beklemeye alınan, ertelenen yatırımlar üretim ve istihdam
rakamlarına menfi etki yaptı.
“Peki, böyle bir tabloda
Adana’nın ne yapması gerekir?”
Ben bu tablodan, önce bölge
sonra ülke ekonomisine geçiş yaparak bir öneriyi gündeme getirmek istiyorum.
Aslında doğru
değerlendirilirse Adana, böyle bir tablodan yararlanarak çıkabilir.
Nasıl mı?
Ekonomi yönetimine, “Türkiye’nin
Çukurova’ya ihtiyacı var” teziyle gidilmesi gerekiyor. Türkiye, ağırlıklı
olarak üretimini Marmara Bölgesi’yle gerçekleştiriyor. Sanayinin, tarımın,
hizmet sektörünün ağırlığı İstanbul ve çevresinde konuşlanmış durumda. Bu da
yeterli büyümeyi getirmiyor. Marmara’nın istatistiğini, az üreten diğer
bölgeler aşağı çekiyor. Durumdan bölgelerarası gelir dağılımı da menfi etkileniyor.
Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin hızla yeni bir Marmara’ya ihtiyacı var.
Elbette yeni bir Marmara yaratmak kolay değil. Doğu ve Güneydoğu’ya verilen
sınırsız teşviklerle yeni Marmara’lar ortaya çıkaramadığımız gördük. Coğrafi
konumdan limanlarına, iklim yapısından ulaşım altyapısına kadar Türkiye’de en
hızlı ortaya çıkarılacak yeni Marmara, ancak Çukurova’da tesis edilebilir.
O yüzden ekonomi yönetiminin
Çukurova özelinde bir çalışma yapması, ülke ekonomisi için iyi bir reçete
olabilir. Türkiye’nin ilk nükleer güç santralinin (NGS) yapılacağı Mersin’den
başlanarak demir-çelik sektörünün merkezi İskenderun Körfezi’ne kadar olan
coğrafyanın ‘Özel Yatırım Bölgesi’ ilan edildiği ve yerli/yabancı yatırımcılar
için fırsatlar sunacak bir teşvik modeli Türkiye ekonomisine can suyu
koyabilir. ‘Katma değeri yüksek üretim’ diyerek popülist bir söylemle değil,
enerjiden petrokimyaya, tarımdan hayvancılığa, konfeksiyondan gıdaya kadar özellikle
ithal ettiğimiz ürünlerin Çukurova’da üretimini teşvik ettirmek akılcı bir
model olur.
Türkiye ekonomisi uzun bir
süredir yeterince üretmediği için sıkıntı yaşıyor. Türkiye’de üretim
ekonomisinin hızla harekete geçirilebileceği bölge sayımız kısıtlı. Ne kadar
teşvik verilse de, bazı bölgelerde yatırımları artıramadığımızı
deneyimlerimizle gördük. Bu yolda hayli kaynağı da zayi ettik.
Ben ekonomi yönetimine
‘Çukurova Özel Yatırım Bölgesi’ projesini öneriyorum. Bunun için ilk teşebbüse
geçmesi gerekenlerin de bölge aktörleri olduğunu düşünüyorum.
YORUMLAR