Değerli Cumhurbaşkanım,
Adana’ya geleceksiniz… Bir hayal kurdum… Miting öncesi bize uğruyorsunuz… Hepi
topu bir ‘Gar Kahvesi’ içimi…
Yanınızda ‘Siz en iyisini
bilirsiniz’ diyenler olmadan...
Biz bize, gazetemizin küçük
ofisindeyiz… Yazarlarımız, Refleks’e gönül verenler, birkaç çalışanımız var…
Her birinin siyasi görüşü farklı ama iyi arkadaşlar… Bazıları sizi eleştiriyor,
içlerinde hükümetinizin, ekonomi yönetiminin icraatlarını beğenmeyenler var;
ama hiçbiri terörist değil.
Vatanı seviyorlar, bayrak âşığılar.
Milletimize güveniyorlar. Yerli üretime, yerli bilime, tasarrufa inanıyorlar.
Hani bazen arabayı durdurup
bir çocuğu kucağınıza alıp seviyorsunuz ya… Gözlerinin içine bakarak
dinliyorsunuz. Bizi de öyle dinliyorsunuz…
Diyoruz ki:
Her şey size aktarıldığı gibi
değil. İşsizlik, TÜİK’in rakamlarından daha vahim.
Biliyor musunuz? Bizim
gazeteye kamu yönetimi bölümü mezunu, pırıl pırıl bir genç ‘sekreter’ olmak
için başvurdu. “Asgari ücretin yarısına razıyım” dediğinde hepimizin gözleri
doldu.
Çarşı-pazar ekonomisinden
haber yapsın diye gönderdiğimiz stajyer muhabir ağlayarak döndü. Artıkları
toplamak için pazarın toparlanmasını bekleyen birkaç anneyle söyleşi yapmış.
Aynı stajyer muhabire bir
KOBİ sahibi, hasta olduğunu, ancak Bağ-Kur borcunu uzun süredir ödeyemediği
için sağlık hizmetlerinden yararlanamadığını, doktora gidemeyeceğini söylemiş.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Ben de geçen ay Adana Sanayi Odası’nda (ADASO) bir toplantıya katıldım. ADASO Başkanı Zeki Kıvanç, mevcut sanayinin durumunu, yapılması gerekenleri bu toplantının açılışında yaptığı konuşmasında o kadar güzel anlattı ki... Umuyorum, bu konuşmanın içeriği size ulaştırılmıştır. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın da hazır bulunduğu toplantıda sanayicileri dinlerken çok üzüldüm. Çoğu, büyümesini AK Parti döneminde gerçekleştirmiş sanayi kuruluşlarının temsilcilerinin konuşurken sesi titriyordu.
Marka olmuş bir tavukçuluk şirketi
temsilcisi, yem alamadığı için aç kalan civcivleri, Vali Mahmut Demirtaş’ın
girişimiyle ‘şimdilik’ nasıl kurtardıklarını anlattı. O tavukçuluk şirketine
yem satan bir başka sanayi kuruluşunun genel müdürü de karşılıksız çeklerinden
dolayı hapse girmek üzere olduğunu söyledi.
Savunma sanayiine silah yapan
bir KOBİ temsilcisi yerli, devlete ait çelik boru fabrikamızın göz göre göre
kapatıldığını, çelik boru üreticisi ülke şirketlerinin bize boru vermekten
nasıl kaçındığını, ürün taleplerine dalga geçilir şekilde nasıl mailler
aldıklarını hatırlattı.
Şehrimizin en büyük sanayi
kuruluşu temsilcisi, kullandıkları bazı hammaddelerde yüksek ithalat vergisinin
kendilerini nasıl zor durumda bıraktığını, bu yüzden maliyetlerinin arttığını,
ihracatta zorlandıklarını, pazarı Uzakdoğu’ya kaptırıyor olmanın üzüntüsünü
aktardı.
Yatırımı yanlış olmayan,
akılcı, katma değeri yüksek üretim yapan birçok sanayi kuruluşu temsilcisi son
dönemde yüksek faiz oranını kabul etmelerine rağmen bankaların tutumundan
dolayı zor bir sürece girdiklerini anlattılar.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Ben son dönemde beraber
çalıştığınız kişilerden kuşkulanmaya başladım. Her seçim öncesi sizden ülkeyi
heyecanlandıracak hamleleri duymaya alışmıştık. Bu yerel seçim öncesi en çok
‘market poşeti’, ‘tanzim satış yerleri’ konuşulunca garipsedim doğrusu.
Sizin yerli üretim, tam
bağımsız Türkiye, bölgesinde ve dünyada söz sahibi Türkiye için çaba ve
samimiyeti görebiliyorum; ama son dönemin gündemine bakınca hayıflanıyorum.
Yayın yaptığımız Doğu Akdeniz
Bölgesi, Türkiye’ye sanayide hamle yaptıracak potansiyeli taşıyor. Tarımda
Hollanda’nın 5 katı üretim ve ihracat yaptıracak Çukurova şaha kalkmak için
ekonomi yönetiminin birkaç küçük dokunuşunu bekliyor. Türkiye’nin enerji üssü
olacak Ceyhan hazır.
Birkaç konu daha var...
Refleks’e uğrama imkânınız
olsa…
Konuşabilsek tüm bunları…
YORUMLAR