Değirmenimizin dönüşümü!
MEHMET ULUĞTÜRKAN

MEHMET ULUĞTÜRKAN

[email protected]

Değirmenimizin dönüşümü!

17 Kasım 2020 - 16:56

Üç yıl önce babamın değirmenini yönetmeye başladım.

İlk günümü hatırlıyorum. Bırakın makam odasını, oturacak koltuk yoktu.

Günün sonunda ‘un’ çıkıyordu; ama ‘ün’ yoktu.

İlk işim, kasadaki mevcut parayla değirmenin tozdan uzak bir tarafına ofis yapmak oldu.

Ayrıca, değirmenin dış görüntüsü tam anlamıyla rezaletti.

Ah, eski kafa babam…

İtibardan tasarruf olmayacağını bilmiyordu!

Buna rağmen banka müdürlerinin birinin gelip ötekinin gitmesi gururumu okşadı.

İlk krediyi değirmenin dış cephesinin kaplamasına harcadık.

“Doğru yapmıyorsun” diyen babam döneminden kalma iki ustayı işten çıkardım. Motivasyonumu düşürüyor, şevkimi kaçırıyorlardı.

Kapasite kullanım oranımızda sıkıntı yoktu. Üç vardiya çalışıyorduk. Kim buğday getirse öğütüp paramızı alıyorduk. Bir vardiyada kendi markamızla ürettiğimiz unun satış operasyonu hayli yorucuydu. Tabii ki bu operasyonu iptal ettim.

Yeni aldığım gençler, değirmen bünyesinde kuracağımız bir hatla baklavalık, böreklik, özel karışımlı unlar üretebileceğimizi, bu yeni çeşitliliğin kâr marjımızı yükselteceğini uzun uzun anlatsalar da ikna olmadım.

Zaten fason üretime yetişemiyorduk. Bunun yerine değirmeni ipotek ederek yeni iki un hattı kurmak daha cazipti. Un üretimimiz de ciromuz da artmıştı.

Bu tabloya ne oturduğum ev ne bindiğim araba yakışıyordu. Baba yadigârı evi ipotek gösterip evimi ve arabamı değişmem zor olmadı.

Atıl durumdaki bir tarlamızı satma kararı alıp işletme sermayesi yaptığımda adeta kendimi plaketle ödüllendirmek istedim.

Değirmende bir dönüşüm yaşandığını gören ilçe halkı bendeki cevheri çabuk keşfetti. İlk genel kurulunda beni spor kulübünün başkanı seçtiler.

Yetmedi, ticaret odasının yönetimine girdim. Değirmenin marka bilinirliğini artırma çerçevesinde fakir fukaraya un dağıttırdım.

Medyanın önemine vakıftım. İlçede yayın yapan iki gazetenin ikisini de satın aldım.

Gazeteler her sayısında yöneticilik becerimi dizi yazısı yaptı. Gazetenin akil yazarları benim daha kısa pantolon giyerken üstün yöneticilik yeteneğimi gördüklerini yazdılar.

Artık çok yoğundum. Toplantılar, protokoller, kabuller, törenler…

Bunca yoğunluğun stresi yeni aldığım yazlıkta atılamaz olmuştu. Sağlığımın bozulacağından endişeleniyordum. Biraz değirmenden uzak kaldım; ama uzun tatil iyi geldi.

Ben bu durumdayken işgüzar muhasebeci, değirmenin gidişatıyla ilgili babama brifing vermeye kalkmış.

İspiyonlama anına yetişemedim.

Babam değirmendeki son durumu benden öğrenmek yerine muhasebeciyi tercih etmiş. Üstelik bu muhasebeciyi değirmene yönetici tayin etmiş.

Kırıldım tabii ki.

Şimdi, değirmene yatırımcı arıyorlarmış.

Umarım bulurlar.

Allah sonumuzu hayretsin.

Bu yazı 5180 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 2 Yorum

Son Yazılar