Pancardan
üretim yapan kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilme süreci, çok farklı
tartışmaları beraberinde getirdi.
Daha
çok ‘verimlilik’, ‘piyasa düzenlemesi’, ‘dünya ile rekabet’ gibi konular
tartışılması gerekirken, konu aniden nişasta bazlı şeker üretim kotasının yüzde
10’dan 5’e düşürülmesi noktasına getirildi.
Hangi
üründen elde ediliyorsa ihtiyaçtan fazla şekerin insan sağlığına etkisi
bilimsel raporlarla bilinen bir gerçek…
Ancak
bu alanda bilinçli bilinçsiz söylemler ilgili ilgisiz kişiler tarafından
kamuoyuyla paylaşılmaya devam ediliyor.
En
son bir siyasetçi, şeker pancarı üreticilerine yönelik yaptığı konuşmasında
nişasta bazlı şekerin kısırlık yaptığını söyledi. Yani konu buralara kadar
geldi.
Bu
yazıda şeker pancarından, mısırdan ya da başka üründen elde edilen şekerin
sağlığa etkilerini irdelemek değil amacım.
Ben
konunun Adana penceresini aralamak istiyorum.
Son
yıllarda Çukurova’da mısır üretimi arttı. Bir dönem pamuk üretimiyle ünlenen
bölgede buğdaya göre katma değeri yüksek mısır, önemli bir alternatif oldu.
Çukurova
çiftçisi GDO’suz, kaliteli ve verimli mısır üretiyor. Para kazanıyor,
ekipmanlarını geliştiriyor.
Mısır
üretimi bölgede bu ürüne dayalı sanayiyi de geliştirdi. Öyle ki mısır işleme
endüstrisinde Türkiye kapasitesinin yüzde 50’si Adana’da oluştu.
‘Tat
Nişasta’, ‘Amylum Nişasta’, ‘Sunar Mısır’ ve ‘Omnia Nişasta’ gibi dev sanayi
kuruluşlarına sahip olan Adana’daki bu tesislerde sadece gıda endüstrisine
üretim yapılmıyor. Yem sektörüne hammadde sağlanıyor. Mısır özü yağı, nişasta
elde ediliyor. Hatta bazı ürünler kâğıt ve ambalaj sektörünün girdisi oluyor.
Yıllık
1,5 milyar lira ciro elde eden bu 4 tesiste bin 500’e yakın istihdam
sağlanıyor. Lojistikten enerjiye kadar onlarca yan sektörü de hareketlendiren
bu sektör TÜİK verilerine göre 176 milyon dolarlık ihracat yapıyor. Bu verinin yüzde
70’inin Adana’daki yaklaşık 400 milyon dolarlık yatırım maliyeti bulunan bu
tesislerden sağlandığı tahmin ediliyor.
Yatırım
planlarını mevcut kotaya, hatta olası kota artırımına göre belirleyen Adanalı
sanayi kuruluşları son verilen kota kısıtlama kararıyla zor duruma düşecek.
Kapasite
azaltmak yeni yatırımları durdurma, mısır alımını ve istihdamı azaltma sürecini
beraberinde getirecek. Bu da Adana ekonomisinin ciddi anlamda zarar görmesine
neden olacak.
Yaşanan
bütün bu gelişmeler çerçevesinde bu alanda Adana’nın ve nişasta bazlı üretim
yapan sanayi kuruluşlarının da dinlenmesi gerekmiyor mu?
Sorun
daha fazla büyümeden, çözüm üretmek, alternatifler geliştirmek için konu
gündeme taşınamaz mı?
Adana’nın
milletvekili olan Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik başta olmak üzere bölge
milletvekillerimizden meslek odalarımıza, çiftçi sivil toplum kuruluşlarımızdan
işçi sendikalarımıza, hatta yerel yöneticilerimize kadar sorunu ekonomi
yönetimine bir an önce sunmak gerekmiyor mu? |
YORUMLAR