Birinci sayımızda yaşadığım
heyecanın aynısını şu an elinizde tuttuğunuz 454’üncü sayıda da yaşıyorum.
İlk sayının başyazısında;
• Bölge ekonomisinin nabzını
tutacağız.
• Tarafsız olacağız, hep
pozitif bakacağız.
• Haberlerimiz ekonominin
gelişmesine, bölge kentlerinin birbiriyle iletişimine, yakınlaşmasına ve işbirliğine
katkı sağlayacak.
• Eleştirilerimiz, önerilerle
birlikte olacak.
• Haberlerimiz, bölge iş
dünyasının sorunlarının çözümüne katkı sağlayacak ve gelişime ışık tutacak.
• Bölge iş dünyasının,
markalarımızın tanıtımına katkı sağlayacağız.
• Yayıncılığımızı motivasyonu
artıran, bilgilendiren, pazar büyüten etkinliklerle destekleyeceğiz.
• Ekonomi gazeteciliğinde
Türkiye’deki en başarılılar arasına girecek, ilkleri gerçekleştireceğiz.
• Bütün bunlar için çaba sarf
ederken de ekibimizle birlikte ‘Para kazanacağız’…
diye yazmışım.
12 yıl sonra son madde hariç,
taahhütlerimizin tamamını yerine getirmiş olmaktan gurur duyuyorum. Evet, belki
para kazanamadık; ama yayıncılığımız, yaptıklarımız ve duruşumuzla bölge iş
dünyası temsilcilerinin gönlünü kazandığımızı düşünüyorum.
Elbette, eksiklerimiz oldu.
Yapmayı çok isteyip yapamadıklarımız da… Hedefimizde internet sitemizi,
e-gazete altyapımızı ve içeriğimizi daha da geliştirmek var.
Sizinle bugüne kadar
yazmadığım bir anımızı paylaşmak istiyorum.
Değerli ortağım Esra Özden’le
2008 Ağustos’unda Adana Adliyesi’ndeyiz.
Elimizde, Cumhuriyet
Savcılığına verilmek üzere gazete kuruluş beyannamesi var.
Esra Hanım’la Refleks’i
kurarken niyetimiz zaten çok sayıda yerel gazeteye bir yenisini eklemek değil.
Büyük düşünüyoruz. Bölgesel bir gazetenin kurucuları olmak istiyoruz. Ama beyannamede
çarpı konulması gereken ‘Yerel’ ve ‘Ulusal’ kutucuklar var. ‘Yerel’i
çarpılayarak hedef küçültmek istemiyoruz. ‘Ulusal’ı da çarpılayacak kadar
cesaretimiz yok. ‘Siyasal’ eğitimi almış Esra Hanım’ın aklına bir fikir
geliyor. Kaşla göz arasında ‘Yerel’ ve ‘Ulusal’ kutucuklarının ortasına kalemiyle
bir kutu daha açıyor ve ‘Bölgesel’ yazdığı kutucuğu çarpılıyor.
Beyannameyi teslim alan
savcının gözünden kaçmıyor tabii. Kafasını beyannameden kaldırıp, “Bugünlerde
bölgesellik eğilimi medyaya kadar sirayet etti demek. Almıyorum bu beyannameyi.
Mevzuatta, ‘Ulusal’ ya da ‘Yerel’ tercihler var. Alın bu evrakı masamdan”
diyor. Ağustos sıcağında adliye merdivenlerini üzüntüyle inerken Esra Hanım’a,
“Biz ‘Ulusal’ kutucuğunu işaretlesek ne olur ki?” diyorum. Bir daksil bulup
kendi yarattığımız ‘Bölgesel’ kutucuğunu siliyoruz. Ve beyannamemiz kabul
görüyor. 20.20.2008’de Refleks, ‘Ulusal’ gazete olarak resmen kuruluyor.
Aradan geçen 3 yıl sonra
asistan arkadaşım bana bir telefon bağlıyor. Arayan, Fransa Büyükelçiliği’nden
bir yetkili… Fransa’nın en yüksek tirajlı ekonomi gazetesi Les Echos’un
Türkiye’de ‘Ulusal’ bir ekonomi yayınıyla ‘Kardeş Gazete’ projesini hayata
geçirmek istediğini, istatistiklere göre Türkiye’deki iki ekonomi gazetesinden
biri olduğumuzu, projede yer alıp alamayacağımızı soruyor.
Kardeşlikte
yükümlülüklerimizi soruyorum. “Sadece sizleri gazetenin merkezi Paris’te
ağırlamak istiyorlar” diyor.
Esra Hanım’la, Karatepe kilimi
ve cezeryeden oluşan hediyelerimizle Paris’e gidiyoruz. Havaalanında karşılanıp
Les Echos’un merkezine götürülüyoruz. Ben önünde durduğumuz binanın acaba
kaçıncı katı gazete ofisidir derken tercümanımız binanın tamamen Les Echos’a
ait olduğunu söylüyor.
Türkiye’yle Fransa’nın nüfusu
neredeyse eşit. 2011 yılında Türkiye’nin bugün olduğu gibi tek günlük ekonomi
gazetesi vardı ve tirajı o yıllarda 40 bin civarındaydı.
Tanıştığımız Les Echos Genel
Yayın Yönetmeni Nicolas Barre, Les Echos’un Avrupa ülkelerindeki baskısı hariç
Fransa’da 400 bine yakın abonesi bulunduğunu söyleyince tercümandan ’40 bin mi,
400 bin mi?’ teyidi istedik.
Barre, bize gazeteyi
dolaştırırken şaşkınlığımızı artıran bir yığın bilgi verdi. Les Echos
bünyesinde 500 çalışan ve yazarın bulunduğunu anlattı. Haber merkezindeki her
girdiğimiz odada bizleri muhabir ve editörlerle tanıştırdı. “Bu odada bulunan
arkadaşlarımız sadece enerji haberleri yazar. ‘Fransa’da Avrupa’da ve dünyada
enerji sektöründe neler oluyor?’ sorusuna en doğru cevabı bu arkadaşlarımız
verebilir, en etkin haberleri bu arkadaşlarımız yazar” diyen Nicolas Barre,
‘Burası hayvancılık haberleri’, ‘Şurası eğitim’ derken tüm katlardaki
departmanları bitirdiğinde bize şunu söyledi:
“İletişim ne kadar artarsa,
ekonomi o kadar büyür. Les Echos, dünyanın 6’ncı büyük ekonomisine sahip
Fransa’nın ve her bir Fransız’ın gelişimine araştırmacı, tarafsız
yayıncılığıyla katkı sağlar. O yüzden Fransızlar uzun yıllardan beri ekonomi
gazetelerine sahip çıkar. Okur, reklam verir, destek olur.”
Sohbet sonunda Esra Hanım
sehpa altından ayağıma vurdu. Kısık sesle, “İade-i ziyaret talep ederlerse
mazeret bildir!” dedi.
“Dert etme” dedim sessizce.
Böyle bir talepleri olursa konuyu rahmetli Sinan Tanyıldız’a açacaktım. Bir
günlüğüne Hürriyet’in Adana Baskı Tesisleri’nin tabelasına ‘Refleks’
astırabilecek kadar samimiyetimiz olduğunu düşünmüştüm. Böyle bir talep olmadı.
Ama Les Echos ziyareti bize şunu anlatmıştı:
Doğu Akdeniz şehirleri
arasında iletişim ne kadar artarsa, ekonomisi o kadar gelişir.
Ve Refleks bu iletişimin en
önemli unsuru olabilir.
Biz, 12 yıldır bu hedefle
yayın hayatımıza devam ediyoruz.
YORUMLAR