Türkiye’nin otobüs markası Temsa, ‘yol kazası’ denebilecek bir süreci geride bıraktı.
2019 yılında bir finans kuruluşuna satılan Temsa’da ‘üretimi durdurmaya kadar’ varan kötü gidişe Sabancı Holding duyarsız kalmadı.
Dünyada birçok ülkenin güçlü markalarıyla partner olabilme ve uzun soluklu sürdürebilme kültürüne sahip Sabancı Holding, sattığı Temsa’yı, Skoda’yı bünyesinde bulunduran PPF Group’la ortak olarak geri aldı.
Bu ortaklık Temsa’ya sadece finansal güç değil, pazar geliştirme ve ürün çeşitlendirme fırsatının da kapısını araladı. Zira çok farklı sektörlerde yatırımlara sahip PPF Group’un Skoda ile elektrikli otobüsün yanı sıra troleybüs, tramvay, tren ürettiği biliniyor.
Dolayısıyla Temsa’da yaşanan şerden bir hayır doğduğunu söyleyebilmek mümkün.
Temsa’da ortaklık kararı sonrasında iki önemli adım daha vardı.
İlki, bu ortaklığı yerli ve yabancı rekabet kurumlarının onaylaması, ikincisi konkordato sürecinden çıkılması.
Temsa’da her iki süreç de olumlu neticelenerek geride kaldı.
Dahası, aynı süreçte tüm bayiler, 610 tedarikçi ve çalışanlarla mutabakat sağlanmış oldu.
Bugün Temsa, yeniden ‘tıkır tıkır’ çalışmaya başladı.
Temsa’nın kâbus sürecinde etkin bir iletişim operasyonuna imza atan Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Ersan, “Şimdi konuşabiliriz” diyerek bizi Temsa CEO’su Tolga Kaan Doğancıoğlu ile bir araya getirdi.
Doğancıoğlu’yla önce ofisinde, sonra adeta bir kuğu gibi süzülen Temsa M9 elektrikli otobüste söyleşi yaptık.
Üretime kaldığı yerden devam eden Temsa, elektrikli araçlar üretimi başta olmak üzere kendi teknolojisi, kendi ar-ge’si ve kendi mühendisleriyle yerli ve milli üretici olarak Adana’da olmaya devam edecek.
Almanya, Fransa ve ABD pazarında var olan Temsa, Skoda’nın etkin olduğu özellikle Orta ve Doğu Avrupa pazarında da gücünü artırmış olacak.
Doğancıoğlu, Skoda’nın teknoloji ve pazar katkısıyla yeni iş birlikteliklerinin doğacağını, mevcut üretime öncelikle troleybüsün, hatta zaman içerisinde tramvayın eklenebileceğini kaydetti.
Temsa şu an Adana’daki tesislerinde elektrikli araçlarda kullanılan pil ve batarya paketlerini üretmeye ve geliştirmeye devam ediyor. Bu çerçevede en somut gelişme, geçtiğimiz günlerde İsveç’e ihraç edilen 6 elektrikli otobüsle yaşandı. Doğancıoğlu; çevreci, gürültüsüz bu otobüslerin dünyanın gelişmiş şehirlerinde sayısının hızla artacağını ve bu pazardan Temsa’nın önemli pay alacağını söyledi.
Heyecanlandık tabii. Temsa’nın elektrikli otobüslerini kendi şehirlerimizde görüp göremeyeceğimizi sorduk.
Zira yoğun trafiğin yaşandığı şehirlerimizde hava kirliliği ve gürültüye neden olan dizel yakıtlı otobüsler kullanılıyor.
Temsa CEO’su Doğancıoğlu, bunu kendilerinin de arzu ettiğini söyledi. Ancak elektrikli otobüslerin dizel yakıtlı olanlara göre iki kat pahalı olduğunu, yerel yönetimlerin de bu dönemde kaynak sıkıntısı yaşadığını anlattı.
Bir de hatırlatma yaptı: “İlk yatırım maliyeti pahalı gibi görülebilir; ancak dizel bir otobüsün 7 yıllık yakıt bedeline bir elektrikli otobüs alınabiliyor.”
Temsa, Türkiye sanayisinin en değerli kalesi. Tıpkı savunma sanayiindeki İHA ve SİHA’lar gibi otomotivin teknoloji yoğun ürünlerini ortaya koyan bir dünya markası.
Yeniden bir Temsa yaratmak Türkiye’nin 50 yılına mal olabilir.
O yüzden mevcut değere sahip çıkma ve destekleme zamanı.
Temsa’yı dünya markası bir otomotiv markasıyla ortak olarak yeniden satın alan Sabancı Holding, görevini yaptı mı?
Yaptı.
Kurtarma operasyonuna, Temsa’nın Adana ve Türkiye’de kalmasına destek veren ekonomi yönetimi, Ziraat Bankası’nın başında bulunduğu bankalar konsorsiyumu, tedarikçiler, çalışanlar gerekli fedakârlığı yaptı mı?
Yaptı.
Şimdi sıra yerel yönetimlerde.
Belediyeler toplu taşıma yatırımlarında yerli ve milli Temsa’nın elektrikli otobüslerini tercih etmeli.
Bu sadece şehirlerimize daha temiz hava, daha gürültüsüz sokaklar getirmeyecek. Temsa’nın pil ve batarya geliştirme çabasına, ar-ge çalışmalarına, Türkiye sanayisinin gelişimine önemli katkı olacak.
YORUMLAR