Yazılarımda ve konuşmalarımda sıklıkla şu vurguyu yapıyorum: “Türkiye ekonomisinin Çukurova’ya ihtiyacı var.” Bunu yazarken bu bölgenin bir ekonomi gazetecisi olarak hamaset yaptığım sanılmasın. Savımı güçlendirecek argümanlarım var. Şu an Türkiye ekonomisinin lokomotifi, merkezinde İstanbul’un bulunduğu Marmara Bölgesi... İstanbul ve çevresi ortaya çıkardığı ekonomik değerle Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılasına, Kişi Başına Düşen Milli Gelirine en önemli katkıyı sağlıyor.
Bir başka deyişle Türkiye, Marmara Bölgesi’nden ibaret olsaydı kişi başına düşen gelirde birçok Avrupa ülkesinden daha iyi rakamlara sahip olabilirdi. Yani, İstanbul ve çevresi kendisine komşu olan şehirleri etkileşimiyle büyütüyor. O zaman Türkiye’ye yeni İstanbullar lazım. Şöyle düşünelim: İstanbul’a sahip Türkiye’nin güneyinde, kuzeyinde ve doğusunda 3 İstanbul’u daha olsa... İşte o zaman Türkiye, dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girebilir. Peki, yeni bir İstanbul oluşturmak kolay mı? Elbette kolay değil . Ancak, uzmanlar yeni bir İstanbul kurabilmek için coğrafi konumu, ulaşım imkanları, tarımsal potansiyeli, endüstri kültürünü, beşeri sermayeyi değerlendirdiğinde ilk adresi Çukurova olarak gösteriyor. Aslında son dönemde bu yönde adımlar da atılıyor. Adana, Mersin ve Hatay üçgeninin oluşturduğu Çukurova, bugün 50 milyar dolara yaklaşan yatırımlarla anılıyor. 20 milyar dolarla anılan Türkiye’nin ilk nükleer santrali, ülkenin petrokimya alanında cari açığı azaltma çerçevesinde Ceyhan’da oluşturacağı ‘Petrokimya Enerji Üssü’, turizmde yeni destinasyon olarak değerlendirilen Tarsus Kazanlı gibi mega projeler yeni doğacak İstanbul’un ayak seslerini oluşturuyor.
Bölgeye ihracat penceresinden baktığımızda da ciddi bir potansiyel hemen göze çarpıyor. Geçtiğimiz yıl bölgenin merkezinde yer alan Adana, ‘psikolojik sınır’ olarak değerlendirilen 2 milyar dolar aşıldı. Ancak, Türkiye’nin ilk sanayileşen şehirlerinden biri olan Adana’ya ithalatla birlikte 5 milyar dolarlık dış ticareti yakıştıramayan hayli fazla. O yüzden şehir dinamikleri ihracat üzerinde daha fazla duruyor. Ürünlerinin yüzde 50’lik bölümünü zor beğenen Avrupa ülkelerine satabilme başarısı sağlayan Adana’nın, komşu kentlerle birlikte Türkiye ihracatında daha etkin bir yere gelebilmesi için birkaç küçük dokunuşa ihtiyacı var. Suyun her geçen gün önem kazandığı dünyamızda Ceyhan ve Seyhan gibi iki büyük nehre sahip olan Çukurova, tarımda da yeni bir hamleye hazırlanıyor. Her geçen gün suyla buluşturulan arazi miktarı artıyor.
Verimli topraklarda katma değeri yüksek yeni tarım ürünleri yetiştiriliyor. Son dönemde muz seralarından ejder meyvesine, endüstriyel tarım ürünlerini oluşturan mısırdan soyaya üretim artıyor. ‘Tarım OSB’, ‘Su Ürünleri OSB’ gibi yeni tarımsal üsler kuruluyor. Türkiye ekonomisinin büyümesini, yeni bir başarı öyküsü yazmasını arzu eden çevreler, Adana’nın bu çıkışının hızlandırılması, vakit kaybedilmemesi gerektiğine inanıyor. O yüzden bölge özel teşvik bekliyor. Biz de bunu her platformda gündeme getiriyoruz. Ekonomi yönetimine, Başkent kulislerine etkin olarak ulaştıracağımız bu özel sayımızda bölgenin özel teşvik beklediğini bir kez daha yazalım istedim.
YORUMLAR