İzmir’den bir arkadaşım
aradı. “Siz Adanalılar ne yiyor, hangi havayı soluyorsunuz?” diye sordu.
Şakasına, “Portakal çiçeği kokusu
soluyor, kebap yiyoruz” dedim.
Yaşanmış bir hadiseyi
anlattı:
Adamın biri hayvanat
bahçesindeki bir kafesin içerisine kolunu sokup aslanı sevmek istemiş. Durumu
gören görevli telaşla adama, “Ne yapıyorsunuz kardeşim?” diye uyarmış. Adam,
gayet sakin, “Yedik mi gardaş aslanınızı?” demiş.
İzmirli arkadaşımın iddiasına
göre adam Adanalıymış.
Olabilir diye geçirdim
içimden.
“Yeter artık, yaniyürükk”
diyerek güneşe ateş eden de bizden çıkmıştı.
Aykırı insanların doğup
büyüdüğü bir şehirdir Adana.
Gözünüze Fatih Terim’i
getirin ne söylediğim daha net anlaşılır.
Özgürlüğüne düşkündür
Adanalı… Boyun eğmez. “Yaşar Kemal?”, “Yılmaz Güney?” desem “Tam oturdu”
dersiniz.
Babacandır, hoşgörülüdür
Adanalı… Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Muzaffer İzgü gibi… Samimiyet denince
Menderes Samancılar, başarı denince Timur Savcı, Sakıp Sabancı gibi…
Zarafet deyince Suna Kan, Ali
Şenozan, Şener Şen ve Ali Haydar Bozkurt gelir aklıma.
Aykırı, mert, babacan, samimi,
hoşgörülü, zarafet sahibi… Alın size Adanalı tarifi…
Bir ortak özellik daha var:
Mutlu ve mutlu etmeyi seven…
Ancak en fazla kan kaybı bu
özelliğinde yaşadı Adanalı…
Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) açıkladı: Yaşam memnuniyeti sıralamasında Adana 81 vilayet içerisinde
70’inci sırada.
Denizi görmek için
kilometrelerce yol kat etmesi gereken Kayseri 8’inci sırada.
Seyhan gibi bir nehri
rüyasında göremeyecek Konya 21’inci.
Dalından bir kez bile
portakal koparılabilme imkânı olmayacak Kırıkkale 4’üncü.
Meyve sebzeyi ömrü boyunca
Adana’dan pahalı yemek zorunda kalacak Eskişehirli “Yaşamımdan memnunum” demiş
ve 33’üncü sırada yer almış.
Demek ki memnuniyeti sağlayan
kentlerin zenginlikleri, imkânları değil.
Adanalı son yıllarda mutlu
değil. Üstelik mutsuzluğun kaynağı yokluk değil.
Türkiye’de Adana’nın imkânlarını
bünyesinde barındırabilen zorlansa 5 kent sayabilirsiniz. Ama Adanalı, yaşam
memnuniyeti sıralamasında son sıralarda…
Resmi verilere göre 15 milyon
nüfuslu İstanbul’da 549 bin, 1,7 milyon nüfuslu Adana’ya 188 bin Suriyeli
yerleştirilmiş. Suriyelilerle şehrin sosyoekonomik yapısı temelden oynamış ama
bu sorunu çözmeye çalışan yok.
Şehir işsiz dolu… İşsizlik
oranı sıralamasında son yıllarda Adana hep ilk sıralarda. Gelir dağılımı
adaletsizliğinde de durum aynı. Gününü çöpten ekmek toplayarak kurtaran da var,
mevduatına her gün binlerce TL alan da.
Şehrin sıcakkanlı insanları
‘Portakal Çiçeği Karnavalı’ gibi bir etkinlikte mutluluk arıyor ama altyapı ve
vizyon eksikliği sonuç alınmasını zorlaştırıyor.
Oysa Adana’da sadece kentte
yaşayanları değil, Türkiye’yi mutlu edecek projeler kolaylıkla hayata
geçirilebilir.
Sadece bir örnek vereyim.
Şehrin tam ortasında Tepebağ
Höyüğü var. 360 metreye 620 metre alanın 10 metre altına inebilsek, dünyaya 3
bin 500 yıl öncesini, yani ‘Geç Tunç Çağı’nı sergileyebileceğiz. Adana’da yerin
altı tarih, göğe en yakın Toroslar zengin bitki örtüsü sunuyor.
İnanın, başarabiliriz.
Bunun için samimi, gayretli, hoşgörülü,
zarafet ehli olmak kâfi…
Adanalı gibi yani…
YORUMLAR